087 - A'LA الاعلى

Hafiz Efendi

سورة الأعلى (87) ص 591

بِسْمِ اللهِ الرَّحْمنِ الرَّحِيمِ

سَبِّحِ اسْمَ رَبِّكَ الْأَعْلَى {1} الَّذِي خَلَقَ فَسَوَّى {2} وَالَّذِي قَدَّرَ فَهَدَى

{3} وَالَّذِي أَخْرَجَ الْمَرْعَى {4} فَجَعَلَهُ غُثَاء أَحْوَى {5} سَنُقْرِؤُكَ

فَلَا تَنسَى {6} إِلَّا مَا شَاء اللَّهُ إِنَّهُ يَعْلَمُ الْجَهْرَ وَمَا يَخْفَى {7} وَنُيَسِّرُكَ

لِلْيُسْرَى {8} فَذَكِّرْ إِن نَّفَعَتِ الذِّكْرَى {9} سَيَذَّكَّرُ مَن يَخْشَى {10}

وَيَتَجَنَّبُهَا الْأَشْقَى {11} الَّذِي يَصْلَى النَّارَ الْكُبْرَى {12} ثُمَّ لَا يَمُوتُ

فِيهَا وَلَا يَحْيَى {13} قَدْ أَفْلَحَ مَن تَزَكَّى {14} وَذَكَرَ اسْمَ رَبِّهِ فَصَلَّى {15}

سورة الأعلى (87) ص 592

بَلْ تُؤْثِرُونَ الْحَيَاةَ الدُّنْيَا {16} وَالْآخِرَةُ خَيْرٌ وَأَبْقَى {17} إِنَّ

هَذَا لَفِي الصُّحُفِ الْأُولَى {18} صُحُفِ إِبْرَاهِيمَ وَمُوسَى {19}

 

 

Bismillahirrahmanirrahim

     1. Sebbihısme rabbikel'a'la. 
 
     2. Elleziy haleka fesevva. 
 
     3. Velleziy kaddere feheda.
 
     4. Velleziy ahrecelmer'a.
 
     5. Fece'alehu ğusaen ahva. 
 
     6. Senukriüke fela tensa.
 
     7. İlla ma şaallahü innehu ya'lemülcehre ve ma yahfa.
 
     8. Ve nüyessirüke lilyüsra.
 
     9. Fezekkir in nefe'atizzikra. 
 
     10. Seyezzekkerü men yahşa.
 
     11. Ve yetecennebühel'eşka.
 
     12. Elleziy yaslennarelkübra.
 
     13. Sümme la yemütü fiyha ve la yahya. 
 
     14. Kad efleha men tezekka.
 
     15. Ve zekeresme rabbihi fesalla.
 
     16. Bel tü'sirunelhayateddünya.
 
     17. Vel'ahıretü hayrün ve ebka.
 
     18. İnne haza lefissuhufel'ula.
 
     19. Suhufi ibrahiyme ve musa.

 

87 - A'LÂ SÛRESİ

Mekke döneminde inmiştir. 19 âyettir. Sûre, adını birinci âyette yer alan ve Allah Teâlâ’yı niteleyen “el-A’lâ” kelimesinden almıştır. A’lâ, en yüce demektir.


Bismillahirrahmânirrahîm


1. Yüce Rabbinin adını tespih et.

2. O, yaratıp şekillendiren, âhenk veren ve düzene koyandır.

3. O, (her şeyi) ölçüyle yapıp yönlendirendir.

4,5. O, yeşil bitki örtüsünü çıkaran, sonra da onları çürüyüp kararmış çörçöpe çevirendir.

6. Sana Kur’an’ı okutacağız ve sen onu unutmayacaksın.

7. Ancak Allah’ın dilediği başka. Şüphesiz O, açık olanı da bilir, gizliyi de.

8. Biz seni en kolay olana kolayca ileteceğiz.

9. O halde, eğer öğüt fayda verirse, öğüt ver.

10. Allah’a karşı derin saygı duyarak ondan korkan öğüt alacaktır.

11,12. En büyük ateşe girecek olan en bedbaht kimse (kâfir) ise, öğüt almaktan kaçınır.

13. Sonra orada ne ölür (kurtulur), ne de (rahat bir hayat) yaşar.

14,15. Arınan ve Rabbinin adını anıp, namaz kılan kimse mutlaka kurtuluşa erer.

16. Fakat sizler dünya hayatını tercih ediyorsunuz.

17. Oysa âhiret, daha hayırlı ve süreklidir.

18,19. Şüphesiz bu hükümler ilk sayfalarda, İbrahim ve Mûsâ’nın sayfalarında da vardır.