`Abasa Wa Tawallá | 080001,2.Kendisine o âmâ geldi diye Peygamber yüzünü ekşitti ve öteye döndü.1 | عَبَسَ وَتَوَلَّى |
'An Jā'ahu Al-'A`má | 080002. | أَنْ جَاءَهُ الأَعْمَى |
Wa Mā Yudrīka La`allahu Yazzakká | 080003.(Ey Muhammed!) Ne bilirsin, belki de o arınacak, | وَمَا يُدْرِيكَ لَعَلَّه ُُ يَزَّكَّى |
'Aw Yadhdhakkaru Fatanfa`ahu Adh-Dhikrá | 080004.Yahut öğüt alacak da bu öğüt kendisine fayda verecek. | أَوْ يَذَّكَّرُ فَتَنْفَعَهُ الذِّكْرَى |
'Ammā Mani Astaghná | 080005.Kendini muhtaç hissetmeyene gelince; | أَمَّا مَنِ اسْتَغْنَى |
Fa'anta Lahu Taşaddá | 080006.Sen, ona yöneliyorsun. | فَأَنْتَ لَه ُُ تَصَدَّى |
Wa Mā `Alayka 'Allā Yazzakká | 080007.(İstemiyorsa) onun arınmamasından sana ne! | وَمَا عَلَيْكَ أَلاَّ يَزَّكَّى |
Wa 'Ammā Man Jā'aka Yas`á | 080008,9,10.Allaha karşı derin bir saygıyla korku içinde koşarak sana geleniise bırakıp, ona aldırmıyorsun. | وَأَمَّا مَنْ جَاءَكَ يَسْعَى |
Wa Huwa Yakhshá | 080009. | وَهُوَ يَخْشَى |
Fa'anta `Anhu Talahhá | 080010. | فَأَنْتَ عَنْهُ تَلَهَّى |
Kallā 'Innahā Tadhkirahun | 080011.Hayır, böyle yapma! Çünkü bu (Kuran) bir öğüttür. | كَلاَّ إِنَّهَا تَذْكِرَة ٌ |
Faman Shā'a Dhakarahu | 080012.Dileyen ondan öğüt alır. | فَمَنْ شَاءَ ذَكَرَهُ |
Fī Şuĥufin Mukarramahin | 080013,14,15,16.O, şerefli ve sâdık yazıcı meleklerin elindeki yüksek,tertemiz ve çok değerli sahifelerdedir. | فِي صُحُف ٍ مُكَرَّمَة ٍ |
Marfū`atin Muţahharahin | 080014. | مَرْفُوعَة ٍ مُطَهَّرَة ٍ |
Bi'aydī Safarahin | 080015. | بِأَيْدِي سَفَرَة ٍ |
Kirāmin Bararahin | 080016. | كِرَام ٍ بَرَرَة ٍ |
Qutila Al-'Insānu Mā 'Akfarahu | 080017.Kahrolası (inkarcı) insan! Ne nankördür o! | قُتِلَ الإِنْسَانُ مَا أَكْفَرَهُ |
Min 'Ayyi Shay'in Khalaqahu | 080018.Allah onu hangi şeyden yarattı? | مِنْ أَيِّ شَيْءٍ خَلَقَهُ |
Min Nuţfatin Khalaqahu Faqaddarahu | 080019.Az bir sudan (meniden). Onu yarattı ve ona ölçülü bir şekil verdi. | مِنْ نُطْفَةٍ خَلَقَه ُُ فَقَدَّرَهُ |
Thumma As-Sabīla Yassarahu | 080020.Sonra ona yolu kolaylaştırdı. | ثُمَّ السَّبِيلَ يَسَّرَهُ |
Thumma 'Amātahu Fa'aqbarahu | 080021.Sonra onu öldürdü ve kabre koydu. | ثُمَّ أَمَاتَه ُُ فَأَقْبَرَهُ |
Thumma 'Idhā Shā'a 'Ansharahu | 080022.Sonra, dilediği vakit onu diriltir. | ثُمَّ إِذَا شَاءَ أَنْشَرَهُ |
Kallā Lammā Yaqđi Mā 'Amarahu | 080023.Hayır hayır o, Allahın kendisine emrettiğini yerine getirmedi. (İmanetmedi.) | كَلاَّ لَمَّا يَقْضِ مَا أَمَرَهُ |
Falyanžuri Al-'Insānu 'Ilá Ţa`āmihi | 080024.Herşeyden önce insan, yediği yemeğine bir baksın! | فَلْيَنْظُرِ الإِنسَانُ إِلَى طَعَامِهِ |
'Annā Şababnā Al-Mā'a Şabbāan | 080025.Gerçekten biz, yağmuru bol bol yağdırdık. | أَنَّا صَبَبْنَا الْمَاءَ صَبّا ً |
Thumma Shaqaqnā Al-'Arđa Shaqqāan | 080026.Sonra toprağı, iyiden iyiye yardık! | ثُمَّ شَقَقْنَا الأَرْضَ شَقّا ً |
Fa'anbatnā Fīhā Ĥabbāan | 080027,28,29,30,31,32.Böylece sizin ve hayvanlarınızın yararlanması için oradataneler, üzümler, yoncalar, zeytinler, hurmalıklar, sık ağaçlı bahçeler,meyveler ve otlaklar ortaya çıkardık. | فَأَنْبَتْنَا فِيهَا حَبّا ً |
Wa `Inabāan Wa Qađbāan | 080028. | وَعِنَبا ً وَقَضْبا ً |
Wa Zaytūnāan Wa Nakhlāan | 080029. | وَزَيْتُونا ً وَنَخْلا ً |
Wa Ĥadā'iqa Ghulbāan | 080030. | وَحَدَائِقَ غُلْبا ً |
Wa Fākihatan Wa 'Abbāan | 080031. | وَفَاكِهَة ً وَأَبّا ً |
Matā`āan Lakum Wa Li'an`āmikum | 080032. | مَتَاعا ً لَكُمْ وَلِأَنْعَامِكُمْ |
Fa'idhā Jā'ati Aş-Şākhkhahu | 080033,34,35,36,37.Kişinin kardeşinden, annesinden, babasından, eşinden ve çocuklarından kaçacağıgün kulakları sağır edercesine şiddetli ses geldiği vakit, işte o gün onlardanherkesin kendini meşgul edecek bir işi vardır. | فَإِذَا جَاءَتِ الصَّاخَّةُ |
Yawma Yafirru Al-Mar'u Min 'Akhīhi | 080034. | يَوْمَ يَفِرُّ الْمَرْءُ مِنْ أَخِيهِ |
Wa 'Ummihi Wa 'Abīhi | 080035. | وَأُمِّه ِِ وَأَبِيهِ |
Wa Şāĥibatihi Wa Banīhi | 080036. | وَصَاحِبَتِه ِِ وَبَنِيهِ |
Likulli Amri'in Minhum Yawma'idhin Sha'nun Yughnīhi | 080037. | لِكُلِّ امْرِئ ٍ مِنْهُمْ يَوْمَئِذ ٍ شَأْن ٌ يُغْنِيهِ |
Wujūhun Yawma'idhin Musfirahun | 080038.O gün birtakım yüzler vardır ki pırıl pırıl parlarlar, | وُجُوه ٌ ٌ يَوْمَئِذ ٍ مُسْفِرَة ٌ |
Đāĥikatun Mustabshirahun | 080039.Gülerler, sevinirler. | ضَاحِكَة ٌ مُسْتَبْشِرَة ٌ |
Wa Wujūhun Yawma'idhin `Alayhā Ghabarahun | 080040.O gün nice yüzler de vardır ki, toz toprak içindedirler. | وَوُجُوه ٌ ٌ يَوْمَئِذٍ عَلَيْهَا غَبَرَة ٌ |
Tarhaquhā Qatarahun | 080041.Onları bir siyahlık bürür. | تَرْهَقُهَا قَتَرَة ٌ |
'Ūlā'ika Humu Al-Kafaratu Al-Fajarahu | 080042.İşte onlar, kâfirlerdir, günaha dalanlardır. | أُوْلَائِكَ هُمُ الْكَفَرَةُ الْفَجَرَةُ |