| Ayet Ayet Kuran-ı Kerim Oku | Kurani Kerim Dinle |
| Sayfa Sayfa Kurani Kerim Oku | Dini Oyun Oyna |
| Sure Sure Kurani Kerim OKU |
» Kurani Kerim 525.Sayfa 27.Cuz 53.Sure Necm Suresi Ayet 1-26

Sonraki Sayfaya GecKurani Kerim Ana Sayfaya GitOnceki Sayfaya Git

Sayfayi Dinlemek için Play a basin

Arapca Metin:Font = 20px - 30px - 40px - 50px
سورة النجم (53) ص 525
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمنِ الرَّحِيمِ
وَالنَّجْمِ إِذَا هَوَى {1} مَا ضَلَّ صَاحِبُكُمْ وَمَا غَوَى {2} وَمَا يَنطِقُ عَنِ الْهَوَى {3} إِنْ هُوَ إِلَّا وَحْيٌ يُوحَى {4} عَلَّمَهُ شَدِيدُ الْقُوَى {5} ذُو مِرَّةٍ فَاسْتَوَى {6} وَهُوَ بِالْأُفُقِ الْأَعْلَى {7} ثُمَّ دَنَا فَتَدَلَّى {8} فَكَانَ قَابَ قَوْسَيْنِ أَوْ أَدْنَى {9} فَأَوْحَى إِلَى عَبْدِهِ مَا أَوْحَى {10} مَا كَذَبَ الْفُؤَادُ مَا رَأَى {11} أَفَتُمَارُونَهُ عَلَى مَا يَرَى {12} وَلَقَدْ رَآهُ نَزْلَةً أُخْرَى {13} عِندَ سِدْرَةِ الْمُنْتَهَى {14} عِندَهَا جَنَّةُ الْمَأْوَى {15} إِذْ يَغْشَى السِّدْرَةَ مَا يَغْشَى {16} مَا زَاغَ الْبَصَرُ وَمَا طَغَى {17} لَقَدْ رَأَى مِنْ آيَاتِ رَبِّهِ الْكُبْرَى {18} أَفَرَأَيْتُمُ اللَّاتَ وَالْعُزَّى {19} وَمَنَاةَ الثَّالِثَةَ الْأُخْرَى {20} أَلَكُمُ الذَّكَرُ وَلَهُ الْأُنثَى {21} تِلْكَ إِذاً قِسْمَةٌ ضِيزَى {22} إِنْ هِيَ إِلَّا أَسْمَاء سَمَّيْتُمُوهَا أَنتُمْ وَآبَاؤُكُم مَّا أَنزَلَ اللَّهُ بِهَا مِن سُلْطَانٍ إِن يَتَّبِعُونَ إِلَّا الظَّنَّ وَمَا تَهْوَى الْأَنفُسُ وَلَقَدْ جَاءهُم مِّن رَّبِّهِمُ الْهُدَى {23} أَمْ لِلْإِنسَانِ مَا تَمَنَّى {24} فَلِلَّهِ الْآخِرَةُ وَالْأُولَى {25} وَكَم مِّن مَّلَكٍ فِي السَّمَاوَاتِ لَا تُغْنِي شَفَاعَتُهُمْ شَيْئاً إِلَّا مِن بَعْدِ أَن يَأْذَنَ اللَّهُ لِمَن يَشَاءُ وَيَرْضَى {26} سورة النجم (53) ص
Turkçe Turkish: 10px - 15px - 25px - 30px
Rahman ve rahîm olan Allah'ın adıyla (1) Battığı zaman yıldıza andolsun ki, arkadaşınız (Muhammed) sapmadı ve bâtıla inanmadı o, arzusuna göre de konuşmaz. (1) (2) Battığı zaman yıldıza andolsun ki, arkadaşınız (Muhammed) sapmadı ve bâtıla inanmadı o, arzusuna göre de konuşmaz. (2) (3) Battığı zaman yıldıza andolsun ki, arkadaşınız (Muhammed) sapmadı ve bâtıla inanmadı o, arzusuna göre de konuşmaz. (3) O (bildirdikleri) vahyedilenden başkası değildir. (4) (5) Çünkü onu güçlü kuvvetli ve üstün yaratılışlı biri (Cebrail) öğretti. Sonra en yüksek ufukta iken asıl şekliyle doğruldu. (5) (6) Çünkü onu güçlü kuvvetli ve üstün yaratılışlı biri (Cebrail) öğretti. Sonra en yüksek ufukta iken asıl şekliyle doğruldu. (6) (7) Çünkü onu güçlü kuvvetli ve üstün yaratılışlı biri (Cebrail) öğretti. Sonra en yüksek ufukta iken asıl şekliyle doğruldu. (7) (8) Sonra (Muhammed`e) yaklaştı, derken daha da yaklaştı. O kadar ki (birleştirilmiş) iki yay arası kadar, hatta daha da yakın oldu. (8) (9) Sonra (Muhammed`e) yaklaştı, derken daha da yaklaştı. O kadar ki (birleştirilmiş) iki yay arası kadar, hatta daha da yakın oldu. (9) (10) Bunun üzerine Allah, kuluna vahyini bildirdi. (Gözleriyle) gördüğünü kalbi yalanlamadı. (10) (11) Bunun üzerine Allah, kuluna vahyini bildirdi. (Gözleriyle) gördüğünü kalbi yalanlamadı. (11) Onun gördükleri hakkında şimdi kendisi ile tartışacak mısınız? (12) (13) Andolsun onu, Sidretü`l-Müntehâ`nın yanında önceden bir defa daha görmüştü. (13) (14) Andolsun onu, Sidretü`l-Müntehâ`nın yanında önceden bir defa daha görmüştü. (14) Cennetü`l-Me`vâ da onun yanındadır. (15) Sidre`yi kaplayan kaplamıştı. (16) Gözü kaymadı ve sınırı aşmadı. (17) Andolsun o, Rabbinin en büyük âyetlerinden bir kısmını gördü. (18) Gördünüz mü o Lât ve Uzzâ`yı? (19) Ve üçüncüleri olan ötekini, Menât`ı. (20) Demek erkek size, dişi O`na öyle mi? (21) O zaman bu, insafsızca bir taksim! (22) Bunlar (putlar), sizin ve atalarınızın taktığı isimlerden başka bir şey değildir. Allah onlar hakkında hiçbir delil indirmemiştir. Onlar ancak zanna ve nefislerinin arzusuna uyuyorlar. Halbuki kendilerine Rableri tarafından yol gösterici gelmiştir. (23) Yoksa insan, her arzu ettiği şeye sahip mi olacaktır? (24) Ahiret de dünya da Allah`ındır. (25) Göklerde nice melek var ki onların şefaatleri, dilediği ve hoşnut olduğu kimse için Allah`ın izin vermesi dışında, bir işe yaramaz. (26)
Almanca Deutsch: 10px - 15px - 25px - 30px
Im Namen Allahs, des Allerbarmers, des Barmherzigen! Beim Stern, wenn er heruntersaust! (1) Euer Gefährte ist weder verwirrt, noch befindet er sich im Unrecht, (2) noch spricht er aus Begierde. (3) Vielmehr ist es eine Offenbarung, die (ihm) eingegeben wird. (4) Gelehrt hat ihn einer, der über starke Macht verfügt, (5) dessen Macht sich auf alles erstreckt; darum stand er aufrecht da, (6) als er am obersten Horizont war. (7) Hierauf näherte er sich; kam dann nach unten, (8) bis er eine Entfernung von zwei Bogenlängen erreicht hatte oder noch näher. (9) Und er offenbarte Seinem Diener, was er offenbarte. (10) (Und) dessen Herz hielt es nicht für gelogen, was er sah. (11) Wollt ihr da mit ihm über das streiten, was er sah? (12) Und er sah ihn bei einer anderen Begegnung (13) beim Lotusbaum am äußersten Ende, (14) an dem das Paradies der Geborgenheit liegt. (15) Dabei überflutete den Lotusbaum, was (ihn) überflutete. (16) Da wankte der Blick nicht, noch schweifte er ab. (17) Wahrlich, er hatte eines der größten Zeichen seines Herrn gesehen. (18) Was haltet ihr nun von Al-Lat und Al-`Uzza (19) und Manah, der dritten der anderen? (20) Wie? Sollten euch die Knaben zustehen und Ihm die Mädchen? (21) Das wäre wahrhaftig eine unbillige Verteilung. (22) Wahrlich, es sind nur die Namen, die ihr euch ausgedacht habt - ihr und eure Väter -, für die Allah keinerlei Ermächtigung herabgesandt hat. Sie folgen einem bloßen Wahn und ihren persönlichen Neigungen, obwohl doch die Weisung ihres Herrn zu ihnen kam. (23) Kann der Mensch denn haben, was er nur wünscht? (24) Aber Allahs ist das Diesseits und das Jenseits. (25) Und so mancher Engel ist in den Himmeln, dessen Fürsprache nichts nützen wird, es sei denn, nachdem Allah dem die Erlaubnis (dazu) gegeben hat, dem Er will und der Ihm beliebt. (26)
ingilizce Eng Dr. Mohsin: 10px - 15px - 25px - 30px
In the name of Allah, the Beneficent, the Merciful By the star when it goes down, (or vanishes). (1) Your companion (Muhammad SAW) has neither gone astray nor has erred. (2) Nor does he speak of (his own) desire. (3) It is only a Revelation revealed. (4) He has been taught (this Qur'ân) by one mighty in power [Jibril (Gabriel)] (5) One free from any defect in body and mind, then he (Jibril — Gabriel in the real shap as created by Allah) rose and became stable. (6) While he [Jibril (Gabriel)] was in the highest part of the horizon, (7) Then he [Jibril (Gabriel)] approached and came closer, (8) And was at a distance of two bows' length or (even) nearer, (9) So (Allâh) revealed to His slave [Muhammad SAW through Jibrail (Gabriel) A.S.] whatever He revealed. (10) The (Prophet's) heart lied not in what he (Muhammad SAW) saw. (11) Will you then dispute with him (Muhammad SAW) about what he saw [during the Mi'râj: (Ascent of the Prophet SAW to the seven heavens)][] (12) And indeed he (Muhammad SAW) saw him [Jibril (Gabriel)] at a second descent (i.e. another time). (13) Near Sidrat-ul-Muntaha (a lote-tree of the utmost boundary over the seventh heaven beyond which none can pass). (14) Near it is the Paradise of Abode. (15) When that covered the lote-tree which did cover it! (16) The sight (of Prophet Muhammad SAW) turned not aside (right or left), nor it transgressed beyond the limit (ordained for it). (17) Indeed he (Muhammad SAW) did see, of the Greatest Signs, of his Lord (Allâh). (18) Have you then considered Al-Lât, and Al-'Uzza (two idols of the pagan Arabs) .[] (19) And Manât (another idol of the pagan Arabs), the other third? (20) Is it for you the males and for Him the females? (21) That indeed is a division most unfair! (22) They are but names which you have named — you and your fathers — for which Allâh has sent down no authority. They follow but a guess and that which they themselves desire, whereas there has surely come to them the Guidance from their Lord! (23) Or shall man have what he wishes? (24) But to Allâh belongs the last (Hereafter) and the first (the world). (25) And there are many angels in the heavens, whose intercession will avail nothing except after Allâh has given leave for whom He wills and is pleased with. (26)
ingilizce Eng Yusuf Ali: 10px - 15px - 25px - 30px
In the name of Allah, the Beneficent, the Merciful By the Star when it goes down― (1) Your Companion is neither astray nor being misled, (2) Nor does he say (aught) of (his own) Desire. (3) It is no less than inspiration sent down to him: (4) He was taught by one mighty in Power, (5) Endued with Wisdom: For he appeared (in stately form) (6) While he was in the highest part of the horizon: (7) Then he approached and came closer, (8) And was at a distance of but two bow-lengths or (even) nearer; (9) So did (Allah) convey the inspiration to His Servant (conveyed) what He (meant) to convey. (10) The (Prophet's) (mind and) heart in no way falsified that which he saw. (11) Will ye then dispute with him concerning what he saw? (12) For indeed he saw him at a second descent. (13) Near the Lote-tree beyond which none may pass: (14) Near it is the Garden of Abode. (15) Behold, the Lote-tree was shrouded (in mystery unspeakable!) (16) (His) sight never swerved nor did it go wrong! (17) For truly did he see of the Signs of his Lord the Greatest! (18) Have ye seen Lat an Uzza (19) And another the third (goddess) Manat? (20) What! for you the male sex and for Him the female? (21) Behold, such would be indeed a division most unfair! (22) These are nothing but names which ye have devised― ye and your fathers― for which Allah has sent down no authority (whatever). They follow nothing but conjecture and what their own souls desire!― even though there has already come to them Guidance from their Lord! (23) Nay, shall man have (just) anything he hankers after? (24) But it is to Allah that the End and the Beginning (of all things) belong. (25) How many so ever be the angels in the heavens, their intercession will avail nothing except after Allah has given leave for whom He pleases and that he is acceptable to Him. (26)
French Fransizca: 10px - 15px - 25px - 30px
Au nom d’Allah, le Tout Miséricordieux, le Très Miséricordieux Par l’étoile à son déclin! (1) Votre compagnon ne s’est pas égaré et n’a pas été induit en erreur(2) (2) et il ne prononce rien sous l’effet de la passion; (3) ce n’est rien d’autre qu’une révélation inspirée. (4) Que lui a enseigné [l’Ange Gabriel] à la force prodigieuse, (5) doué de sagacité; c’est alors qu’il se montra sous sa forme réelle [angélique], (6) alors qu’ils se trouvait à l’horizon supérieur. (7) Puis il se rapprocha et descendit encore plus bas, (8) et fut à deux portées d’arc, ou plus près encore. (9) Il révéla à Son serviteur ce qu’Il révéla. (10) Le cœur n’a pas menti en ce qu’il a vu. (11) Lui contestez-vous donc ce qu’il voit? (12) Il l’a pourtant vu, lors d’une autre descente, (13) près de la Sidrat-ul-Muntahā(3), (14) près d’elle se trouve le jardin de Ma’w?(4): (15) au moment où le lotus était couvert de ce qui le couvrait. (16) la vue n’a nullement dévié ni outrepassé la mesure. (17) Il a bien vu certaines des grandes merveilles de son Seigneur. (18) Que vous en semble [des divinités], Lāt et Uuzzā (19) ainsi que Manāt, cette troisième autre?(5) (20) Sera-ce à vous le garçon et à Lui la fille? (21) Que voilà donc un partage injuste! (22) Ce ne sont que des noms que vous avez inventés, vous et vos ancêtres. Allah n’a fait descendre aucune preuve à leur sujet. Ils ne suivent que la conjecture et les passions de [leurs] âmes, alors que la guidée leur est venue de leur Seigneur. (23) Ou bien l’homme aura-t-il tout ce qu’il désire? (24) A Allah appartiennent la vie future et la vie d’ici-bas. (25) Et que d’Anges dans les cieux dont l’intercession ne sert à rien, sinon qu’après qu’Allah l’aura permis, en faveur de qui Il veut et qu’Il agrée. (26)
Endonezya indonesian: 10px - 15px - 25px - 30px
Dengan menyebut nama Allah Yang Maha Pemurah lagi Maha Penyayang Demi bintang ketika terbenam, (1) kawanmu [Muhammad] tidak sesat dan tidak pula keliru, (2) dan tiadalah yang diucapkannya itu [Al Qur’an] menurut kemauan hawa nafsunya. (3) Ucapannya itu tiada lain hanyalah wahyu yang diwahyukan [kepadanya], (4) yang diajarkan kepadanya oleh [Jibril] yang sangat kuat, (5) Yang mempunyai akal yang cerdas; dan [Jibril itu] menampakkan diri dengan rupa yang asli, (6) sedang dia berada di ufuk yang tinggi. (7) Kemudian dia mendekat, lalu bertambah dekat lagi, (8) maka jadilah dia dekat [pada Muhammad sejarak] dua ujung busur panah atau lebih dekat [lagi]. (9) Lalu dia menyampaikan kepada hamba-Nya [Muhammad] apa yang telah Allah wahyukan. (10) Hatinya tidak mendustakan apa yang telah dilihatnya [1]. (11) Maka apakah kamu [musyrikin Mekah] hendak membantahnya tentang apa yang telah dilihatnya? (12) Dan sesungguhnya Muhammad telah melihat Jibril itu [dalam rupanya yang asli] pada waktu yang lain, (13) [yaitu] di Sidratil Muntaha [2]. (14) Di dekatnya ada surga tempat tinggal, (15) [Muhammad melihat Jibril] ketika Sidratulmuntaha diliputi oleh sesuatu yang meliputinya. (16) Penglihatannya [Muhammad] tidak berpaling dari yang dilihatnya itu dan tidak [pula] melampauinya. (17) Sesungguhnya dia telah melihat sebahagian tanda-tanda [kekuasaan] Tuhannya yang paling besar. (18) Maka apakah patut kamu [hai orang-orang musyrik] menganggap Al Lata dan Al Uzza, (19) dan Manah yang ketiga, yang paling terkemudian [sebagai anak perempuan Allah]? [3] (20) Apakah [patut] untuk kamu [anak] laki-laki dan untuk Allah [anak] perempuan? (21) Yang demikian itu tentulah suatu pembagian yang tidak adil. (22) Itu tidak lain hanyalah nama-nama yang kamu dan bapak-bapak kamu mengada-adakannya; Allah tidak menurunkan suatu keteranganpun untuk [menyembah] nya. Mereka tidak lain hanyalah mengikuti sangkaan-sangkaan, dan apa yang diingini oleh hawa nafsu mereka, dan sesungguhnya telah datang petunjuk kepada mereka dari Tuhan mereka. (23) Atau apakah manusia akan mendapat segala yang dicita-citakannya? (24) [Tidak], maka hanya bagi Allah kehidupan akhirat dan kehidupan dunia. (25) Dan berapa banyaknya malaikat di langit, syafa’at mereka sedikitpun tidak berguna kecuali sesudah Allah mengizinkan bagi orang yang dikehendaki dan diridhai [Nya]. (26)
Malezya Malaysian: 10px - 15px - 25px - 30px
Dengan nama Allah, Yang Maha Pemurah, lagi Maha Mengasihani Demi bintang semasa ia menjunam, (1) Rakan kamu (Nabi Muhammad yang kamu tuduh dengan berbagai tuduhan itu), tidaklah dia menyeleweng (dari jalan yang benar) dan dia pula tidak sesat (dengan kepercayaan yang salah). (2) Dan dia tidak memperkatakan (sesuatu yang berhubung dengan agama Islam) menurut kemahuan dan pendapatnya sendiri. (3) Segala yang diperkatakannya itu (samada Al-Quran atau hadis) tidak lain hanyalah wahyu yang diwahyukan kepadanya. (4) Wahyu itu (disampaikan dan) diajarkan kepadanya oleh (malaikat Jibril) yang amat kuat gagah, (5) Lagi yang mempunyai kebijaksanaan; kemudian dia memperlihatkan dirinya (kepada Nabi Muhammad) dengan rupanya asal, (6) Sedang dia berada di arah yang tinggi (di langit); (7) Kemudian dia mendekatkan dirinya (kepada Nabi Muhammad), lalu dia berjuntai sedikit demi sedikit, (8) Sehingga menjadilah jarak (di antaranya dengan Nabi Muhammad) sekadar dua hujung busaran panah atau lebih dekat lagi; (9) Lalu Allah wahyukan kepada hambaNya (Muhammad, dengan perantaraan malaikat Jibril) apa yang telah diwahyukanNya. (10) Hati (Nabi Muhammad) tidak mendustakan apa yang dilihatnya. (11) Jika demikian, patutkah kamu hendak membantahnya mengenai apa yang telah dilihatnya itu? (12) Dan demi sesungguhnya! (Nabi Muhammad) telah melihat (malaikat Jibril, dalam bentuk rupanya yang asal) sekali lagi, (13) Di sisi "Sidratul-Muntaha"; (14) Yang di sisinya terletak Syurga "Jannatul-Makwa". (15) (Nabi Muhammad melihat Jibril dalam bentuk rupanya yang asal pada kali ini ialah) semasa "Sidratul Muntaha" itu diliputi oleh makhluk-makhluk dari alam-alam ghaib, yang tidak terhingga. (16) Penglihatan (Nabi Muhammad) tidak berkisar daripada menyaksikan dengan tepat (akan pemandangan yang indah di situ yang diizinkan melihatnya) dan tidak pula melampaui batas. (17) Demi sesungguhnya, dia telah melihat sebahagian dari sebesar-besar tanda-tanda (yang membuktikan luasnya pemerintahan dan kekuasaan) Tuhannya. (18) (Setelah kamu wahai kaum musyrik Mekah mendengar keterangan yang membuktikan kekuasaan dan keagungan Allah) maka adakah kamu nampak bahawa "Al-Laat" dan "Al-Uzza"; (19) Serta "Manaat" yang ketiga, yang bertaraf rendah lagi hina itu (layak disembah dan dianggap sebagai anak-anak perempuan Allah)? (20) Patutkah kamu membahagi untuk diri kamu sendiri anak lelaki (yang kamu sukai), dan untuk Allah anak perempuan (yang kamu benci)? (21) Pembahagian yang demikian, sudah tentu suatu pembahagian yang tidak adil. (22) Benda-benda yang kamu sembah itu tidak lain hanyalah nama-nama yang kamu dan datuk nenek kamu menamakannya. Allah tidak sekali-kali menurunkan sebarang bukti yang membenarkannya. Mereka yang berbuat demikian, tidak menurut melainkan sangkaan-sangkaan dan apa yang diingini oleh hawa nafsunya. Padahal demi sesungguhnya telah datang kepada mereka petunjuk dari Tuhan mereka. (23) Adakah manusia tetap akan dapat mencapai segala yang dicita-citakannya? (Tidak!). (24) Kerana Allah jualah yang menguasai segala urusan akhirat dan urusan dunia. (25) (Golongan yang musyrik mengharapkan pertolongan benda-benda yang mereka sembah itu) padahal berapa banyak malaikat di langit, syafaat mereka tidak dapat mendatangkan sebarang faedah, kecuali sesudah Allah mengizinkan bagi sesiapa yang dikehendakiNya dan diredhaiNya. (26)
Spanish ispanya: 10px - 15px - 25px - 30px
En el nombre de Allah, el Misericordioso, el Compasivo ¡Por el Astro cuando desaparece! (1) Que vuestro compañero no está extraviado ni en un error. (2) Ni habla movido por el deseo. (3) No es sino una revelación inspirada. (4) Le enseña alguien de gran poder (5) y fortaleza. Que tomó su verdadera forma (6) sobre el horizonte más alto*. (7) Y se acercó y se humilló*. (8) Y estuvo de Él a la distancia de dos arcos o aún más cerca. (9) Y Le inspiró a Su siervo lo que Le inspiró. (10) No mintió el corazón en lo que vio. (11) ¿Podéis acaso negar lo que vio? (12) Ya lo había visto en otra revelación (13) junto al Loto del límite.* (14) A cuyo lado está el jardín del Refugio. (15) Cuando al Loto lo cubrió lo que lo cubrió. (16) No se desvió la mirada ni se propasó. (17) Y vio algunos de los mayores signos de su Señor. (18) ¿Qué opinión os merecen al-Lata y al-Uzza, (19) y Manata*, la tercera, la otra? (20) ¿Tenéis vosotros los varones y Él las hembras? (21) Eso sería un injusto reparto. (22) No son sino nombres que vosotros y vuestros padres les habéis dado. Allah no ha hecho descender nada que los autorice. No siguen sino suposiciones y deseos de sus almas, a pesar de que les ha llegado ya la guía de su Señor. (23) ¿Acaso ha de tener el hombre lo que él quiera? (24) De Allah son la Última Vida y la Primera. (25) ¿Cuántos ángeles hay en el cielo cuya intercesión no sirve de nada, a menos que Allah lo autorice en favor de quien quiera y sea de Su agrado? (26)



HafizEfendi.Com değişik dillerde kurani kerimi okumanizi sağlar.Sayfa Sayfa hatim okumanizda yardımcı sesli ve mealli olarak hazirlanmıştır.Bu sayfada okunan her harfden Peygamberimizin Mubarek Ruhu saadetleri için , ehli beytinin ashabi kiramın ruhları için tabiinin etbauttabiinin ruhları için peygamberler silsilesinin ervahi tayyibeleri için Ebubekir siddik efendimizden günümüze kadar gelmiş geçmiş bütün sadati kiram hazerati için Sami efendi ve Musa efendilerin ruhları için Muhterem Ustadımız Osman Nuri Topbaş Hoca efendinin ruhaniyeti için okuyanların gelmiş geçmişlerin ruhları için Bilhassa Allah Rizasi için EL FatiHa Es Salavat

HafizEfendi.Com sitesi ziyaretçilerine ayetlerde yer alan kelimelerin tek tek Türkçe anlamlarını da sunarak, Kur'an da yer almayan bidatlerin nasıl meallerde yer aldığını göstermek ve ziyaretçilerin Kur'an-ı Kerim'i daha iyi anlamalarına vesile olmak amaçları ile hazırlanmıştır.
Telif bilgisi : Bu sitede yayınlanan her türlü bilgi ve döküman kaynak gösterilerek veya göstermeksizin kullanılabilir.
  Anasayfa    Bize ulaşın