| Ayet Ayet Kuran-ı Kerim Oku | Kurani Kerim Dinle |
| Sayfa Sayfa Kurani Kerim Oku | Dini Oyun Oyna |
| Sure Sure Kurani Kerim OKU |
» Kurani Kerim 575.Sayfa 29.Cuz 74.Sure Müddessir Suresi Ayet 18-47

Sonraki Sayfaya GecKurani Kerim Ana Sayfaya GitOnceki Sayfaya Git

Sayfayi Dinlemek için Play a basin

Arapca Metin:Font = 20px - 30px - 40px - 50px
إِنَّهُ فَكَّرَ وَقَدَّرَ {18} فَقُتِلَ كَيْفَ قَدَّرَ {19} ثُمَّ قُتِلَ كَيْفَ قَدَّرَ {20} ثُمَّ نَظَرَ {21} ثُمَّ عَبَسَ وَبَسَرَ {22} ثُمَّ أَدْبَرَ وَاسْتَكْبَرَ {23} فَقَالَ إِنْ هَذَا إِلَّا سِحْرٌ يُؤْثَرُ {24} إِنْ هَذَا إِلَّا قَوْلُ الْبَشَرِ {25} سَأُصْلِيهِ سَقَرَ {26} وَمَا أَدْرَاكَ مَا سَقَرُ {27} لَا تُبْقِي وَلَا تَذَرُ {28} لَوَّاحَةٌ لِّلْبَشَرِ {29} عَلَيْهَا تِسْعَةَ عَشَرَ {30} وَمَا جَعَلْنَا أَصْحَابَ النَّارِ إِلَّا مَلَائِكَةً وَمَا جَعَلْنَا عِدَّتَهُمْ إِلَّا فِتْنَةً لِّلَّذِينَ كَفَرُوا لِيَسْتَيْقِنَ الَّذِينَ أُوتُوا الْكِتَابَ وَيَزْدَادَ الَّذِينَ آمَنُوا إِيمَاناً وَلَا يَرْتَابَ الَّذِينَ أُوتُوا الْكِتَابَ وَالْمُؤْمِنُونَ وَلِيَقُولَ الَّذِينَ فِي قُلُوبِهِم مَّرَضٌ وَالْكَافِرُونَ مَاذَا أَرَادَ اللَّهُ بِهَذَا مَثَلاً كَذَلِكَ يُضِلُّ اللَّهُ مَن يَشَاءُ وَيَهْدِي مَن يَشَاءُ وَمَا يَعْلَمُ جُنُودَ رَبِّكَ إِلَّا هُوَ وَمَا هِيَ إِلَّا ذِكْرَى لِلْبَشَرِ {31} كَلَّا وَالْقَمَرِ {32} وَاللَّيْلِ إِذْ أَدْبَرَ {33} وَالصُّبْحِ إِذَا أَسْفَرَ {34} إِنَّهَا لَإِحْدَى الْكُبَرِ {35} نَذِيراً لِّلْبَشَرِ {36} لِمَن شَاء مِنكُمْ أَن يَتَقَدَّمَ أَوْ يَتَأَخَّرَ {37} كُلُّ نَفْسٍ بِمَا كَسَبَتْ رَهِينَةٌ {38} إِلَّا أَصْحَابَ الْيَمِينِ {39} فِي جَنَّاتٍ يَتَسَاءلُونَ {40} عَنِ الْمُجْرِمِينَ {41} مَا سَلَكَكُمْ فِي سَقَرَ {42} قَالُوا لَمْ نَكُ مِنَ الْمُصَلِّينَ {43} وَلَمْ نَكُ نُطْعِمُ الْمِسْكِينَ {44} وَكُنَّا نَخُوضُ مَعَ الْخَائِضِينَ {45} وَكُنَّا نُكَذِّبُ بِيَوْمِ الدِّينِ {46} حَتَّى أَتَانَا الْيَقِينُ {47} سورة المدّثر (74) ص
Turkçe Turkish: 10px - 15px - 25px - 30px
Zira o, düşündü taşındı, ölçtü biçti. (18) Canı çıkasıca, ne biçim ölçtü biçti! (19) Sonra, canı çıkasıca tekrar (ölçtü biçti); nasıl ölçtü biçtiyse! (20) (21) Sonra baktı. Sonra kaşlarını çattı, suratını astı. En sonunda, kibrini yenemeyip sırt çevirdi de: "Bu (Kur`an) dedi, olsa olsa (sihirbazlardan öğrenilip) nakledilen bir sihirdir. Bu, insan sözünden başka bir şey değil." (21) (22) Sonra baktı. Sonra kaşlarını çattı, suratını astı. En sonunda, kibrini yenemeyip sırt çevirdi de: "Bu (Kur`an) dedi, olsa olsa (sihirbazlardan öğrenilip) nakledilen bir sihirdir. Bu, insan sözünden başka bir şey değil." (22) (23) Sonra baktı. Sonra kaşlarını çattı, suratını astı. En sonunda, kibrini yenemeyip sırt çevirdi de: "Bu (Kur`an) dedi, olsa olsa (sihirbazlardan öğrenilip) nakledilen bir sihirdir. Bu, insan sözünden başka bir şey değil." (23) (24) Sonra baktı. Sonra kaşlarını çattı, suratını astı. En sonunda, kibrini yenemeyip sırt çevirdi de: "Bu (Kur`an) dedi, olsa olsa (sihirbazlardan öğrenilip) nakledilen bir sihirdir. Bu, insan sözünden başka bir şey değil." (24) (25) Sonra baktı. Sonra kaşlarını çattı, suratını astı. En sonunda, kibrini yenemeyip sırt çevirdi de: "Bu (Kur`an) dedi, olsa olsa (sihirbazlardan öğrenilip) nakledilen bir sihirdir. Bu, insan sözünden başka bir şey değil." (25) Ben onu sekara (cehenneme) sokacağım. (26) Sen biliyor musun sekar nedir? (27) Hem (bütün bedeni helâk eder, hiçbir şey) bırakmaz, hem (eski hale getirip tekrar azap etmekten) vazgeçmez o. (28) İnsanın derisini kavurur. (29) Üzerinde ondokuz (muhafız melek) vardır. (30) Biz cehennemin işlerine bakmakla ancak melekleri görevlendirmişizdir. Onların sayısını da inkarcılar için sadece bir imtihan (vesilesi) yaptık ki, böylelikle, kendilerine kitap verilenler iyiden iyiye öğrensin, iman edenlerin imanı artsın; hem kendilerine kitap verilenler hem müminler şüpheye düşmesinler, kalplerinde hastalık bulunanlar ve kafirler de: "Allah bu misalle ne demek istemiştir ki?" desinler. İşte Allah böylece, dilediğini sapıklıkta bırakır, dilediğini doğru yola eriştirir. Rabbinin ordularını, kendisinden başkası bilmez. Bu ise, insanlık için ancak bir öğüttür. / (31) Hayır hayır (öğüt almazlar). Aya andolsun ki, (32) Dönüp gitmekte olan geceye, (33) Ağarmakta olan sabaha andolsun ki, (34) (35) O (cehennem), insanlık için, sizden ileri gitmek ya da geri kalmak isteyen kimseler için büyük uyarıcı musibetlerden biridir. (35) (36) O (cehennem), insanlık için, sizden ileri gitmek ya da geri kalmak isteyen kimseler için büyük uyarıcı musibetlerden biridir. (36) (37) O (cehennem), insanlık için, sizden ileri gitmek ya da geri kalmak isteyen kimseler için büyük uyarıcı musibetlerden biridir. (37) Her nefis, kazandığına karşılık bir rehindir; (38) Ancak sağdakiler başka. (39) (40) Onlar cennetler içindedirler. Günahkârlara: Sizi şu yakıcı ateşe sokan nedir? diye (uzaktan uzağa) sorarlar. (40) (41) Onlar cennetler içindedirler. Günahkârlara: Sizi şu yakıcı ateşe sokan nedir? diye (uzaktan uzağa) sorarlar. (41) (42) Onlar cennetler içindedirler. Günahkârlara: Sizi şu yakıcı ateşe sokan nedir? diye (uzaktan uzağa) sorarlar. (42) Onlar şöyle cevap verirler: Biz namaz kılanlardan değildik, (43) Yoksulu doyurmuyorduk, (44) (Bâtıla) dalanlarla birlikte dalıyorduk, (45) Ceza gününü de yalan sayıyorduk, (46) Sonunda bize ölüm geldi çattı. (47)
Almanca Deutsch: 10px - 15px - 25px - 30px
Siehe, er sann und wog ab! (18) Darum Verderben über ihn! Wie wog er ab! (19) Wiederum Verderben über ihn! Wie wog er ab! (20) Dann schaute er, (21) dann runzelte er die Stirn und blickte verdrießlich, (22) dann wandte er sich ab und wurde hochmütig (23) "und sagte: ""Das ist nichts als Zauberei, die weitergegeben wird. (24) ""Das ist nur ein Menschenwort."" (25) "Bald werde Ich ihn in Saqar brennen lassen. (26) Und wie kannst du wissen, was Saqar ist? (27) Sie verschont nichts und läßt nichts übrig (28) und wird von den Menschen aus großer Entfernung wahrgenommen; (29) sie wird von neunzehn (Engeln) überwacht. (30) "Und Wir haben einzig und allein Engel zu Hütern des Feuers gemacht. Und Wir setzten ihre Anzahl nicht fest, außer zur Prüfung derer, die ungläubig sind, auf daß die, denen das Buch gegeben wurde, Gewißheit erreichen, und auf daß die, die gläubig sind, an Glauben zunehmen, und auf daß die, denen die Schrift gegeben wurde, und die Gläubigen, nicht zweifeln, und auf daß die, in deren Herzen Krankheit ist, und die Ungläubigen sagen mögen: ""Was meint Allah mit diesem Gleichnis?"" Somit erklärt Allah zum Irrenden, wen Er will, und leitet recht, wen Er will. Und keiner kennt die Heerscharen deines Herrn als Er allein. Dies ist nur eine Ermahnung für die Menschen. (31) "Nein, bei dem Mond; (32) und bei der Nacht, wenn sie zu Ende geht; (33) und bei dem Morgen, wenn er anbricht! (34) Wahrlich, es ist eine der größten (Katastrophen) , (35) eine Warnung für die Menschen, (36) für die unter euch, die vorwärts schreiten oder zurückbleiben wollen. (37) Ein jeder wird für das aufkommen, was er vorausgeschickt hat, (38) ausgenommen die von der Rechten, (39) die einander in Gärten fragen (40) nach den Schuldigen: (41) """Was hat euch in Saqar gebracht?"" (42) ""Sie sagen: ""Wir waren nicht bei denen, die beteten, (43) "noch speisten wir die Armen. (44) Und wir ließen uns ein im Geschwätz mit den Schwätzern. (45) Und wir pflegten den Tag des Gerichts zu leugnen, (46) "bis der Tod uns ereilte."" (47)
ingilizce Eng Dr. Mohsin: 10px - 15px - 25px - 30px
Verily, he thought and plotted; (18) So let him be cursed! how he plotted! (19) And once more let him be cursed, how he plotted! (20) Then he thought; (21) Then he frowned and he looked in a bad tempered way; (22) Then he turned back and was proud; (23) Then he said: "This is nothing but magic from that of old; (24) "This is nothing but the word of a human being!" (25) I will cast him into Hell-fire[] (26) And what will make you know (exactly) what Hell-fire is? (27) It spares not (any sinner), nor does it leave (anything unburnt)! (28) Burning and blackening the skins! (29) Over it are nineteen (angels as guardians and keepers of Hell). (30) And We have set none but angels as guardians of the Fire, and We have fixed number (19) only as a trial for the disbelievers, in order that the people of the Scripture (Jews and Christians) may arrive at a certainty [that this Qur'ân is the truth as it agrees with their Books regarding their number (19) which is written in the Taurât (Torah) and the Injeel (Gospel)] and that the believers may increase in Faith (as this Qur'ân is the truth) and that no doubt may be left for the people of the Scripture and the believers, and that those in whose hearts is a disease (of hypocrisy) and the disbelievers may say: "What Allâh intends by this (curious) example ?" Thus Allâh leads astray whom He wills and guides whom He wills. And none can know the hosts of your Lord but He. And this (Hell) is nothing else than a (warning) reminder to mankind. (31) Nay, And by the moon, (32) And by the night when it withdraws, (33) And by the dawn when it brightens, (34) Verily, it (Hell, or their denial of the Prophet Muhammad SAW , or the Day of Resurrection) is but one of the greatest (signs). (35) A warning to mankind — (36) To any of you that chooses to go forward (by working righteous deeds), or to remain behind (by commiting sins), (37) Every person is a pledge for what he has earned, (38) Except those on the Right, (i.e. the pious true believers of Islâmic Monotheism); (39) In Gardens (Paradise) they will ask one another, (40) About Al-Mujrimûn (polytheists, criminals, disbelievers), (And they will say to them): (41) "What has caused you to enter Hell?" (42) They will say: "We were not of those who used to offer the Salât (prayers)[] (43) "Nor we used to feed Al-Miskin (the poor); (44) "And we used to talk falsehood (all that which Allâh hated) with vain talkers[] (45) "And we used to belie the Day of Recompense[] (46) "Until there came to us (the death) that is certain." (47)
ingilizce Eng Yusuf Ali: 10px - 15px - 25px - 30px
For he thought and he plotted― (18) And, woe to him! how he plotted!― (19) Yea, woe to him! how he plotted!― (20) Then he looked round; (21) Then he frowned and he scowled; (22) Then he turned back and was haughty; (23) Then said he: "This is nothing but magic, derived from of old;" (24) "This is nothing but the word of a mortal!" (25) Soon will cast him into Hell-Fire! (26) And what will explain to thee what Hell-Fire is? (27) Naught doth it permit to endure, and naught doth it leave alone!― (28) Darkening and changing the colour of man! (29) Over it are Nineteen. (30) And We have set none but angels as guardians of the Fire; and We have fixed their number only as a trial for Unbelievers― in order that the people of the Book may arrive at certainty, and the Believers may increase in Faith and that no doubts may be left for the People of the Book and the Believers, and that those in whose hearts is a disease and the Unbelievers may say "What symbol doth Allah intend by this?" Thus doth Allah leave to stray whom He pleaseth, and guide whom He pleaseth; and none can know the forces of thy Lord except He, and this is no other than a warning to mankind. (31) Nay, verily: by the Moon (32) And by the Night as it retreateth, (33) And by the Dawn as it shineth forth― (34) This is but one of the mighty (Portents), (35) A warning to mankind― (36) To any of you that chooses to press forward, or to follow behind (37) Every soul will be (held) in pledge for its deeds. (38) Except the Companions of the Right Hand. (39) (They will be) in Gardens (of Delight); they will question each other (40) And (ask) of the Sinners: (41) "What led you into Hell-Fire?" (42) They will say: "We were not of those who prayed;" (43) "Nor were we of those who fed the indigent;" (44) "But we used to talk vanities with vain talkers;" (45) "And we used to deny the Day of Judgment" (46) "Until there came to us (the Hour) that is certain." (47)
French Fransizca: 10px - 15px - 25px - 30px
Il a réfléchi. Et il a décidé. (18) Qu’il périsse! Comme il a décidé! (19) Encore une fois, qu’il périsse; comme il a décidé! (20) Ensuite, il a regardé. (21) Et il s’est renfrogné et a durci son visage. (22) Ensuite il a tourné le dos et s’est enflé d’orgueil (23) Puis il a dit: «Ceci (le Coran) n’est que magie apprise (24) ce n’est là que la parole d’un humain». (25) Je vais le brûler dans le Feu intense (Saqar). (26) Et qui te dira ce qu’est Saqar? (27) Il ne laisse rien et n’épargne rien; (28) Il brûle la peau et la noircit. (29) Ils sont dix neuf à y veiller(1). (30) Nous n’avons assigné comme gardiens du Feu que des Anges. Cependant, Nous n’en avons fixé le nombre que pour éprouver les mécréants, et aussi afin que ceux à qui le Livre a été apporté soient convaincus, et que croisse la foi de ceux qui croient, et que ceux à qui le Livre a été apporté et les croyants n’aient point de doute; et pour que ceux qui ont au cœur quelque maladie ainsi que les mécréants disent: «Qu’a donc voulu Allah par cette parabole?» C’est ainsi qu’Allah égare qui Il veut et guide qui Il veut. Nul ne connaît les armées de ton Seigneur, à part Lui. Et ce n’est là qu’un rappel pour les humains. (31) Non!... Par la lune! (32) Et par la nuit quand elle se retire! (33) Et par l’aurore quand elle se découvre! (34) [Saqar] est l’un des plus grands [malheurs] (35) un avertissement, pour les humains. (36) Pour qui d’entre vous, veut avancer ou reculer. (37) Toute âme est l’otage de ce qu’elle a acquis. (38) Sauf les gens de la droite (les élus): (39) dans des Jardins, ils s’interrogeront (40) au sujet des criminels: (41) «Qu’est-ce qui vous a acheminés à Saqar?» (42) Ils diront: «Nous n’étions pas de ceux qui faisaient la Ṣalāt, (43) et nous ne nourrissions pas le pauvre, (44) et nous nous associions à ceux qui tenaient des conversations futiles, (45) et nous traitions de mensonge le jour de la Rétribution, (46) jusqu’à ce que nous vînt la vérité évidente [la mort]». (47)
Endonezya indonesian: 10px - 15px - 25px - 30px
Sesungguhnya dia telah memikirkan dan menetapkan [apa yang ditetapkannya], (18) maka celakalah dia! Bagaimanakah dia menetapkan?, (19) Kemudian celakalah dia! Bagaimanakah dia menetapkan?, (20) Kemudian dia memikirkan, (21) sesudah itu dia bermasam muka dan merengut, (22) kemudian dia berpaling [dari kebenaran] dan menyombongkan diri, (23) lalu dia berkata: "[Al Qur’an] ini tidak lain hanyalah sihir yang dipelajari [dari orang-orang dahulu], (24) ini tidak lain hanyalah perkataan manusia". (25) Aku akan memasukkannya ke dalam [neraka] Saqar. (26) Tahukah kamu apa [neraka] Saqar itu? (27) Saqar itu tidak meninggalkan dan tidak membiarkan [1]. (28) [Neraka Saqar] adalah pembakar kulit manusia. (29) Di atasnya ada sembilan belas [malaikat penjaga]. (30) Dan tiada Kami jadikan penjaga neraka itu melainkan dari malaikat; dan tidaklah Kami menjadikan bilangan mereka itu melainkan untuk jadi cobaan bagi orang-orang kafir, supaya orang-orang yang diberi Al Kitab menjadi yakin dan supaya orang yang beriman bertambah imannya dan supaya orang-orang yang diberi Al-Kitab dan orang-orang mu’min itu tidak ragu-ragu dan supaya orang-orang yang di dalam hatinya ada penyakit dan orang-orang kafir [mengatakan]: "Apakah yang dikehendaki Allah dengan bilangan ini sebagai suatu perumpamaan?" Demikianlah Allah menyesatkan orang-orang yang dikehendaki-Nya dan memberi petunjuk kepada siapa yang dikehendaki-Nya. Dan tidak ada yang mengetahui tentara Tuhanmu melainkan Dia sendiri. Dan Saqar itu tiada lain hanyalah peringatan bagi manusia. (31) Sekali-kali tidak [2], demi bulan, (32) dan malam ketika telah berlalu, (33) dan subuh apabila mulai terang. (34) Sesungguhnya Saqar itu adalah salah satu bencana yang amat besar, (35) sebagai ancaman bagi manusia. (36) [yaitu] bagi siapa di antaramu yang berkehendak akan maju atau mundur [3]. (37) Tiap-tiap diri bertanggung jawab atas apa yang telah diperbuatnya, (38) kecuali golongan kanan, (39) berada di dalam surga, mereka tanya menanya, (40) tentang [keadaan] orang-orang yang berdosa, (41) "Apakah yang memasukkan kamu ke dalam Saqar [neraka]?" (42) Mereka menjawab: "Kami dahulu tidak termasuk orang-orang yang mengerjakan shalat, (43) dan kami tidak [pula] memberi makan orang miskin, (44) dan adalah kami membicarakan yang bathil, bersama dengan orang-orang yang membicarakannya, (45) dan adalah kami mendustakan hari pembalasan, (46) hingga datang kepada kami kematian". (47)
Malezya Malaysian: 10px - 15px - 25px - 30px
Kerana sesungguhnya dia telah memikirkan dan mereka-reka (berbagai tuduhan terhadap Al-Quran). (18) Maka binasalah dia hendaknya! Bagaimanakah dia berani mereka-reka (yang demikian)? (19) Sekali lagi: Binasalah dia hendaknya! Bagaimana dia berani mereka-reka (tuduhan-tuduhan itu)? (20) Kemudian dia merenung dan memikirkan (berkali-kali: Jalan-jalan mencaci Al-Quran, tetapi dia gagal); (21) Setelah itu dia memasamkan mukanya serta dia bertambah masam berkerut; (22) Kemudian dia berpaling (dari kebenaran) dan berlaku sombong angkuh, (23) Serta dia berkata: (Al-Quran) ini tidak lain hanyalah sihir yang dituntut serta dipelajari (dari ahli-ahlinya); (24) Ini tidak lain hanyalah kata-kata (rekaan) manusia! (25) (Disebabkan kekufurannya itu) Aku akan masukkan dia ke dalam Neraka Saqar. (26) Dan apa jalannya engkau dapat mengetahui kedahsyatan Neraka Saqar itu? (27) Ia membakar mangsanya dengan tidak meninggalkan sisa dan tidak membiarkannya (binasa terus) (28) Ia terus-menerus membakar kulit manusia! (29) Pengawal dan penjaganya adalah sembilan belas (malaikat). (30) Dan (ketahuilah bahawa hikmat) Kami tidak menjadikan pengawal-pengawal Neraka itu melainkan (dari kalangan) malaikat, (kerana merekalah sekuat-kuat dan sebenar-benar makhluk yang menjalankan perintah Kami) dan (hikmat) Kami tidak menerangkan bilangan mereka melainkan dengan satu bilangan yang menyebabkan kesesatan dan kesengsaraan orang-orang kafir itu, supaya orang-orang yang diberi Kitab (Yahudi dan Nasrani) boleh percaya dengan yakin (akan kebenaran Al-Quran) dan supaya orang-orang yang beriman bertambah imannya dan juga supaya orang-orang yang diberi Kitab dan orang-orang yang beriman itu tidak ragu-ragu (tentang kebenaran keterangan itu) dan (sebaliknya) supaya orang-orang (munafik) yang ada penyakit (ragu-ragu) dalam hatinya dan orang-orang kafir berkata: Apakah yang di maksudkan oleh Allah dengan menyebutkan bilangan ganjil ini? Demikianlah Allah menyesatkan sesiapa yang dikehendakiNya (menurut undang-undang peraturanNya) dan memberi hidayat petunjuk kepada sesiapa yang dikehendakiNya (menurut undang-undang peraturanNya) dan tiada yang mengetahui tentera Tuhanmu melainkan Dialah sahaja. Dan (ingatlah, segala yang diterangkan berkenaan dengan) Neraka itu tidak lain hanyalah menjadi peringatan bagi manusia. / (31) Sebenarnya! Demi bulan, (32) Dan malam apabila ia balik melenyapkan diri, (33) Dan waktu Subuh apabila ia terang-benderang, (34) Sesungguhnya Neraka Saqar itu adalah salah satu (malapetaka) yang amat besar, (35) Yang menjadi amaran bagi umat manusia, (36) (Iaitu) bagi sesiapa di antara kamu yang mahu maju (dalam mengerjakan kebaikan) atau yang mahu mundur (daripada mengerjakannya). (37) Tiap-tiap diri terikat, tidak terlepas daripada (balasan buruk bagi amal jahat) yang dikerjakannya, (38) Kecuali puak Kanan, (39) (Mereka ditempatkan) di dalam Syurga (yang penuh nikmat), mereka bertanya-tanya, (40) Tentang (tempat tinggal) orang-orang yang bersalah, (41) (Setelah melihat orang-orang yang bersalah itu, mereka berkata): Apakah yang menyebabkan kamu masuk ke dalam (Neraka) Saqar? (42) Orang-orang yang bersalah itu menjawab: Kami tidak termasuk dalam kumpulan orang-orang yang mengerjakan sembahyang; (43) Dan kami tidak pernah memberi makan orang-orang miskin; (44) Dan kami dahulu selalu mengambil bahagian memperkatakan perkara yang salah, bersama-sama orang-orang yang memperkatakannya; (45) Dan kami sentiasa mendustakan hari pembalasan, (46) Sehinggalah kami didatangi oleh perkara yang tetap diyakini. (47)
Spanish ispanya: 10px - 15px - 25px - 30px
Ha reflexionado y ha meditado su respuesta. (18) ¡Muera! ¿Pero cómo ha podido premeditar así? (19) ¡Que muera por cómo ha premeditado! (20) Y después ha examinado. (21) Y luego ha fruncido el ceño y se le ha mudado el semblante. (22) Y luego ha dado la espalda y se ha llenado de soberbia. (23) Y ha dicho: Esto no es mas que magia aprendida. (24) Es sólo lo que dice un ser humano. (25) Le haré entrar en Saqar*. (26) ¿Y cómo sabrá qué es Saqar? (27) No deja nada ni cesa. (28) Abrasa la piel. (29) Sobre él hay diecinueve.* (30) No hemos designado como encargados del Fuego sino a ángeles cuyo número hemos hecho una tribulación para los que se niegan a creer.Para que aquéllos a los que les fue dado el Libro tengan certeza y los que creen aumenten en creencia y para que los que recibieron el Libro y los creyentes no duden. Y para que los que tienen una enfermedad en el corazón y los incrédulos digan: ¿Qué pretende Allah poniendo este ejemplo?Así es como Allah extravía a quien quiere y guía a quien quiere y sólo tu Señor conoce Sus ejércitos, que no son sino un recuerdo para el género humano. (31) ¡Pero no! ¡Por la luna! (32) ¡Por la noche cuando retrocede! (33) ¡Por la mañana cuando brilla! (34) Que es una de las grandes cosas que han de ocurrir. (35) Advertencia para el género humano. (36) Para quien de vosotros quiera adelantar o retrasar. (37) Cada uno será rehén de lo que se ganó. (38) Pero no así los compañeros de la derecha, (39) que en jardines harán preguntas (40) acerca de los que hicieron el mal. (41) ¿Qué os ha traído a Saqar? (42) Dirán: No fuimos de los que rezaban (43) ni de los que daban de comer al pobre. (44) Y discutimos vanamente con los charlatanes, (45) y negamos la verdad del día de la Retribución (46) hasta que nos llegó la certeza. (47)



HafizEfendi.Com değişik dillerde kurani kerimi okumanizi sağlar.Sayfa Sayfa hatim okumanizda yardımcı sesli ve mealli olarak hazirlanmıştır.Bu sayfada okunan her harfden Peygamberimizin Mubarek Ruhu saadetleri için , ehli beytinin ashabi kiramın ruhları için tabiinin etbauttabiinin ruhları için peygamberler silsilesinin ervahi tayyibeleri için Ebubekir siddik efendimizden günümüze kadar gelmiş geçmiş bütün sadati kiram hazerati için Sami efendi ve Musa efendilerin ruhları için Muhterem Ustadımız Osman Nuri Topbaş Hoca efendinin ruhaniyeti için okuyanların gelmiş geçmişlerin ruhları için Bilhassa Allah Rizasi için EL FatiHa Es Salavat

HafizEfendi.Com sitesi ziyaretçilerine ayetlerde yer alan kelimelerin tek tek Türkçe anlamlarını da sunarak, Kur'an da yer almayan bidatlerin nasıl meallerde yer aldığını göstermek ve ziyaretçilerin Kur'an-ı Kerim'i daha iyi anlamalarına vesile olmak amaçları ile hazırlanmıştır.
Telif bilgisi : Bu sitede yayınlanan her türlü bilgi ve döküman kaynak gösterilerek veya göstermeksizin kullanılabilir.
  Anasayfa    Bize ulaşın