| Ayet Ayet Kuran-ı Kerim Oku | Kurani Kerim Dinle |
| Sayfa Sayfa Kurani Kerim Oku | Dini Oyun Oyna |
| Sure Sure Kurani Kerim OKU |
» Kurani Kerim 578.Sayfa 29.Cuz 76.Sure insan Suresi Ayet 6-25

Sonraki Sayfaya GecKurani Kerim Ana Sayfaya GitOnceki Sayfaya Git

Sayfayi Dinlemek için Play a basin

Arapca Metin:Font = 20px - 30px - 40px - 50px
عَيْناً يَشْرَبُ بِهَا عِبَادُ اللَّهِ يُفَجِّرُونَهَا تَفْجِيراً {6} يُوفُونَ بِالنَّذْرِ وَيَخَافُونَ يَوْماً كَانَ شَرُّهُ مُسْتَطِيراً {7} وَيُطْعِمُونَ الطَّعَامَ عَلَى حُبِّهِ مِسْكِيناً وَيَتِيماً وَأَسِيراً {8} إِنَّمَا نُطْعِمُكُمْ لِوَجْهِ اللَّهِ لَا نُرِيدُ مِنكُمْ جَزَاء وَلَا شُكُوراً {9} إِنَّا نَخَافُ مِن رَّبِّنَا يَوْماً عَبُوساً قَمْطَرِيراً {10} فَوَقَاهُمُ اللَّهُ شَرَّ ذَلِكَ الْيَوْمِ وَلَقَّاهُمْ نَضْرَةً وَسُرُوراً {11} وَجَزَاهُم بِمَا صَبَرُوا جَنَّةً وَحَرِيراً {12} مُتَّكِئِينَ فِيهَا عَلَى الْأَرَائِكِ لَا يَرَوْنَ فِيهَا شَمْساً وَلَا زَمْهَرِيراً {13} وَدَانِيَةً عَلَيْهِمْ ظِلَالُهَا وَذُلِّلَتْ قُطُوفُهَا تَذْلِيلاً {14} وَيُطَافُ عَلَيْهِم بِآنِيَةٍ مِّن فِضَّةٍ وَأَكْوَابٍ كَانَتْ قَوَارِيرَا {15} قَوَارِيرَ مِن فِضَّةٍ قَدَّرُوهَا تَقْدِيراً {16} وَيُسْقَوْنَ فِيهَا كَأْساً كَانَ مِزَاجُهَا زَنجَبِيلاً {17} عَيْناً فِيهَا تُسَمَّى سَلْسَبِيلاً {18} وَيَطُوفُ عَلَيْهِمْ وِلْدَانٌ مُّخَلَّدُونَ إِذَا رَأَيْتَهُمْ حَسِبْتَهُمْ لُؤْلُؤاً مَّنثُوراً {19} وَإِذَا رَأَيْتَ ثَمَّ رَأَيْتَ نَعِيماً وَمُلْكاً كَبِيراً {20} عَالِيَهُمْ ثِيَابُ سُندُسٍ خُضْرٌ وَإِسْتَبْرَقٌ وَحُلُّوا أَسَاوِرَ مِن فِضَّةٍ وَسَقَاهُمْ رَبُّهُمْ شَرَاباً طَهُوراً {21} إِنَّ هَذَا كَانَ لَكُمْ جَزَاء وَكَانَ سَعْيُكُم مَّشْكُوراً {22} إِنَّا نَحْنُ نَزَّلْنَا عَلَيْكَ الْقُرْآنَ تَنزِيلاً {23} فَاصْبِرْ لِحُكْمِ رَبِّكَ وَلَا تُطِعْ مِنْهُمْ آثِماً أَوْ كَفُوراً {24} وَاذْكُرِ اسْمَ رَبِّكَ بُكْرَةً وَأَصِيلاً {25} سورة الإنسان (76) ص
Turkçe Turkish: 10px - 15px - 25px - 30px
(Bu,) Allah`ın has kullarının içtikleri ve akıttıkça akıttıkları bir pınardır. (6) O kullar, şiddeti her yere yayılmış olan bir günden korkarak verdikleri sözü yerine getirirler. (7) Onlar, kendi canları çekmesine rağmen yemeği yoksula, yetime ve esire yedirirler. (8) "Biz sizi Allah rızası için doyuruyoruz; sizden ne bir karşılık ne de bir teşekkür bekliyoruz." (9) "Biz, çetin ve belalı bir günde Rabbimizden (O`nun azabına uğramaktan) korkarız" (derler). (10) İşte bu yüzden Allah onları o günün fenalığından esirger; (yüzlerine) parlaklık, (gönüllerine) sevinç verir. (11) Sabretmelerine karşılık onlara cenneti ve (cennetteki) ipekleri lütfeder. (12) Orada koltuklara kurulmuş olarak bulunurlar; ne yakıcı sıcak görülür orada, ne de dondurucu soğuk. (13) (Cennet ağaçlarının) gölgeleri, üzerlerine sarkar; kolayca koparılabilen meyveleri istifadelerine sunulur. (14) (15) Yanlarında, gümüş kaplar ve billûr kâselerle, gümüş beyazlığında (billûr gibi) şeffaf kupalarla dolaşılır ki, sâkiler bunu (cennet şarabını) ölçüsünce tayin ve takdir ederler. (15) (16) Yanlarında, gümüş kaplar ve billûr kâselerle, gümüş beyazlığında (billûr gibi) şeffaf kupalarla dolaşılır ki, sâkiler bunu (cennet şarabını) ölçüsünce tayin ve takdir ederler. (16) Onlara orada bir kâseden içirilir ki (bu şarabın) karışımında zencefil vardır. (17) (Bu şarap) orada bir pınardandır ki adına Selsebîl denir. (18) O insanların etrafında öyle ölümsüz genç nedîmler dolaşır ki, onları gördüğünde, etrafa saçılıp dağılmış inciler sanırsın. (19) Ne yana bakarsan bak, (yığınla) nimet ve ulu bir saltanat görürsün. (20) Üzerlerinde yeşil ipekten ince ve kalın elbiseler vardır; gümüş bilezikler takınmışlardır. Rableri onlara tertemiz bir içki içirir. (21) (Onlara şöyle denir:) Bu, sizin için bir mükâfattır. Sizin gayretiniz karşılığını bulmuştur. (22) (Resûlüm!) Kur`an`ı sana biz, evet biz indirdik. (23) Artık Rabbinin hükmüne (boyun eğip) sabret; onlardan hiçbir günahkâra, yahut hiçbir nanköre boyun eğme. (24) Sabah akşam Rabbinin ismini yâdet. (25)
Almanca Deutsch: 10px - 15px - 25px - 30px
(Er wird gespeist aus) einer Quelle, von der die Diener Allahs trinken, und die sie in reichlichem Maße hervorsprudeln lassen. (6) Sie vollbringen das Gelübde, und sie fürchten einen Tag, dessen Unheil sich weithin ausbreitet. (7) Und sie geben Speise - und mag sie ihnen (auch) noch so lieb sein - dem Armen, der Waise und dem Gefangenen, (8) "(indem sie sagen:) ""Wir speisen euch nur um Allahs willen. Wir begehren von euch weder Lohn noch Dank dafür. (9) ""Wahrlich, wir fürchten von unserem Herrn einen finsteren, unheilvollen Tag."" (10) "Darum wird Allah sie vor dem Übel jenes Tages bewahren und ihnen Herzensfreude und Glückseligkeit bescheren. (11) Und Er wird sie für ihre Geduld mit einem Paradies und seidenen (Gewändern) belohnen. (12) Darin lehnen sie auf erhöhten Sitzen, (und) sie werden dort weder Sonnenhitze noch Eiseskälte erleben. (13) Und seine Schatten werden tief auf sie herabreichen, und seine gebüschelten Früchte machen sich ganz leicht zu greifen. (14) Und Trinkgefäße aus Silber werden unter ihnen die Runde machen, und Pokale, (durchsichtig) wie Glas, (15) Gläser aus Silber; und sie werden ihren Umfang selbst bemessen können. (16) Und es wird ihnen dort ein Becher zu trinken gereicht werden, dem Ingwer beigemischt ist. (17) (Er wird gespeist aus) einer Quelle darin, die Salsabil genannt wird. (18) Und es werden sie dort ewig junge Knaben bedienen. Wenn du sie siehst, hältst du sie für verstreute Perlen. (19) Und wohin du dort auch schauen magst, so wirst du ein Wohlleben und ein großes Reich erblicken. (20) Sie werden Gewänder aus feiner, grüner Seide und Brokat tragen. Sie werden mit silbernen Spangen geschmückt sein. Und ihr Herr wird sie von einem reinen Trank trinken lassen. (21) """Das ist euer Lohn, und euer Bemühen ist mit Dank angenommen worden."" (22) "Wahrlich, Wir Selbst haben dir den Qur`an als Offenbarung herabgesandt. (23) So warte geduldig auf den Befehl deines Herrn und gehorche keinem, der ein Sünder oder ein Ungläubiger unter ihnen ist. (24) Und gedenke des Namens deines Herrn am Morgen und am Abend. (25)
ingilizce Eng Dr. Mohsin: 10px - 15px - 25px - 30px
A spring wherefrom the slaves of Allâh will drink, causing it to gush forth abundantly. (6) They (are those who) fulfill (their) vows, and they fear a Day whose evil will be wide-spreading. (7) And they give food, inspite of their love for it (or for the love of Him), to Miskin[] (the poor), the orphan, and the captive, (8) (Saying): "We feed you seeking Allâh's Countenance only. We wish for no reward, nor thanks from you. (9) "Verily, We fear from our Lord a Day, hard and distressful, that will make the faces look horrible (from extreme dislike to it)." (10) So Allâh saved them from the evil of that Day, and gave them Nadhrah (a light of beauty) and joy. (11) And their recompense shall be Paradise, and silken garments, because they were patient. (12) Reclining therein on raised thrones, they will see there neither the excessive heat of the sun, nor the excessive bitter cold, (as in Paradise there is no sun and no moon). (13) And the shade thereof is close upon them, and the bunches of fruit thereof will hang low within their reach. (14) And amongst them will be passed round vessels of silver and cups of crystal — (15) Crystal-clear, made of silver. They will determine the measure thereof (according to their wishes). (16) And they will be given to drink there of a cup (of wine) mixed with Zanjabîl (ginger). (17) A spring there, called Salsabîl. (18) And round about them will (serve) boys of everlasting youth. If you see them, you would think them scattered pearls. (19) And when you look there (in Paradise), you will see a delight (that cannot be imagined), and a great dominion. (20) Their garments will be of fine green silk, and gold embroidery. They will be adorned with bracelets of silver, and their Lord will give them a pure drink. (21) (And it will be said to them): "Verily, this is a reward for you, and your endeavour has been accepted." (22) Verily, It is We Who have sent down the Qur'ân to you (O Muhammad SAW) by stages. (23) Therefore be patient (O Muhammad SAW) with costancy to the Command of your Lord (Allâh, by doing your duty to Him and by conveying His Message to mankind), and obey neither a sinner nor a disbeliever among them. (24) And remember the Name of your Lord every morning and afternoon [i.e. offering of the Morning (Fajr), Zuhr, and 'Asr prayers]. (25)
ingilizce Eng Yusuf Ali: 10px - 15px - 25px - 30px
A Fountain where the Devotees of Allah do drink, making it flow in unstinted abundance. (6) They perform (their) vows, and they fear a Day whose evil flies far and wide. (7) And they feed, for the love of Allah, the indigent, the orphan and the captive― (8) (Saying) "We feed you for the sake of Allah alone: no reward do we desire from you, nor thanks. (9) "We only fear a Day of distressful Wrath from the side of our Lord." (10) But Allah will deliver them from the evil of that Day, and will shed over them a Light of Beauty and a (blissful) Joy. (11) And because they were patient and constant, He will reward them with a Garden and (garments of) silk. (12) Reclining in the (Garden) on raised thrones, they will see there neither the sun's (excessive heat) nor (the moon's) excessive cold. (13) And the shades of the (Garden) will come low over them, and the bunches (of fruit) there will hang low in humility. (14) And amongst them will be passed round vessels of silver and goblets of crystal― (15) Crystal-clear, made of silver: they will determine the measure thereof (according to their wishes). (16) And they will be given to drink there of a Cup (of Wine) mixed with Zanjabil― (17) A fountain there, called Salsabil. (18) And round about them will (serve) youths of perpetual (freshness): if thou seest them, thou wouldst think them scattered Pearls. (19) And when thou lookest, it is there thou wilt see a Bliss and a Realm Magnificent. (20) Upon them will be Green Garments of fine silk and heavy brocade, and they will be adorned with Bracelets of silver; and their Lord will give to them to drink of a Wine Pure and Holy. (21) "Verily this is a Reward for you, and your Endeavour is accepted and recognised." (22) It is We Who have sent down the Qur'an to thee by stages. (23) Therefore be patient with constancy to the Command of thy Lord, and hearken not to the sinner or the ingrate among them. (24) And celebrate the name of thy Lord morning and evening (25)
French Fransizca: 10px - 15px - 25px - 30px
d’une source de laquelle boiront les serviteurs d’Allah et ils la feront jaillir en abondance(1). (6) Ils accomplissent leurs vœux et ils redoutent un jour dont le mal s’étendra partout. (7) et offrent la nourriture, malgré son amour(2), au pauvre, à l’orphelin et au prisonnier, (8) (disant): «C’est pour le visage d’Allah que nous vous nourrissons: nous ne voulons de vous ni récompense ni gratitude. (9) Nous redoutons, de notre Seigneur, un jour terrible et catastrophique». (10) Allah les protègera donc du mal de ce jour-là, et leur fera rencontrer la splendeur et la joie, (11) et les rétribuera pour ce qu’ils auront enduré, en leur donnant le Paradis et des [vêtements] de soie, (12) ils y seront accoudés sur des divans, n’y voyant ni soleil ni froid glacial(3). (13) Ses ombrages les couvriront de près, et ses fruits inclinés bien bas [à portée de leurs mains]. (14) Et l’on fera circuler parmi eux des récipients d’argent et des coupes cristallines, (15) en cristal d’argent, dont le contenu a été savamment dosé. (16) Et là, ils seront abreuvés d’une coupe dont le mélange sera de gingembre, (17) puisé là-dedans à une source qui s’appelle Salsabīl. (18) Et parmi eux, circuleront des garçons éternellement jeunes. Quand tu les verras, tu les prendras pour des perles éparpillées. (19) Et quand tu regarderas là-bas, tu verras un délice et un vaste royaume. (20) Ils porteront des vêtements verts de satin et de brocart. Et ils seront parés de bracelets d’argent. Et leur Seigneur les abreuvera d’une boisson très pure. (21) Cela sera pour vous une récompense, et votre effort sera reconnu. (22) En vérité c’est Nous qui avons fait descendre sur toi le Coran graduellement. (23) Endure donc ce que ton Seigneur a décrété, et n’obéis ni au pécheur, parmi eux, ni au grand mécréant. (24) Et invoque le nom de ton Seigneur, matin et après-midi; (25)
Endonezya indonesian: 10px - 15px - 25px - 30px
[yaitu] mata air [dalam surga] yang daripadanya hamba-hamba Allah minum, yang mereka dapat mengalirkannya dengan sebaik-baiknya. (6) Mereka menunaikan nazar dan takut akan suatu hari yang azabnya merata di mana-mana. (7) Dan mereka memberikan makanan yang disukainya kepada orang miskin, anak yatim dan orang yang ditawan. (8) Sesungguhnya Kami memberi makanan kepadamu hanyalah untuk mengharapkan keridhaan Allah, kami tidak menghendaki balasan dari kamu dan tidak pula [ucapan] terima kasih. (9) Sesungguhnya Kami takut akan [azab] Tuhan kami pada suatu hari yang [di hari itu] orang-orang bermuka masam penuh kesulitan. (10) Maka Tuhan memelihara mereka dari kesusahan hari itu, dan memberikan kepada mereka kejernihan [wajah] dan kegembiraan hati. (11) Dan Dia memberi balasan kepada mereka karena kesabaran mereka [dengan] surga dan [pakaian] sutera, (12) di dalamnya mereka duduk bertelekan di atas dipan, mereka tidak merasakan di dalamnya [teriknya] matahari dan tidak pula dingin yang bersangatan. (13) Dan naungan [pohon-pohon surga itu] dekat di atas mereka dan buahnya dimudahkan memetiknya semudah-mudahnya. (14) Dan diedarkan kepada mereka bejana-bejana dari perak dan piala-piala yang bening laksana kaca, (15) [yaitu] kaca-kaca [yang terbuat] dari perak yang telah diukur mereka dengan sebaik-baiknya. (16) Di dalam surga itu mereka diberi minum segelas [minuman] yang campurannya adalah jahe. (17) [Yang didatangkan dari] sebuah mata air surga yang dinamakan salsabil. (18) Dan mereka dikelilingi oleh pelayan-pelayan muda yang tetap muda. Apabila kamu melihat mereka kamu akan mengira mereka, mutiara yang bertaburan. (19) Dan apabila kamu melihat di sana [surga], niscaya kamu akan melihat berbagai macam keni’matan dan kerajaan yang besar. (20) Mereka memakai pakaian sutera halus yang hijau dan sutera tebal dan dipakaikan kepada mereka gelang terbuat dari perak, dan Tuhan memberikan kepada mereka minuman yang bersih. (21) Sesungguhnya ini adalah balasan untukmu, dan usahamu adalah disyukuri [diberi balasan]. (22) Sesungguhnya Kami telah menurunkan Al Qur’an kepadamu [hai Muhammad] dengan berangsur-angsur. (23) Maka bersabarlah kamu untuk [melaksanakan] ketetapan Tuhanmu, dan janganlah kamu ikuti orang yang berdosa dan orang yang kafir di antara mereka. (24) Dan sebutlah nama Tuhanmu pada [waktu] pagi dan petang. (25)
Malezya Malaysian: 10px - 15px - 25px - 30px
Iaitu sebuah mata air (di Syurga), yang diminum daripadanya oleh hamba-hamba Allah (yang taat); mereka boleh mengalirkannya (di tempat-tempat tinggal mereka) dengan aliran yang semudah-mudahnya dan menurut kemahuannya. (6) (Mereka dikurniakan kesenangan itu kerana) mereka menyempurnakan nazarnya (apatah lagi yang diwajibkan Tuhan kepadanya), serta mereka takutkan hari (akhirat) yang azab seksanya merebak di sana sini. (7) Mereka juga memberi makan benda-benda makanan yang dihajati dan disukainya, kepada orang miskin dan anak yatim serta orang tawanan, (8) (Sambil berkata dengan lidah atau dengan hati): Sesungguhnya kami memberi makan kepada kamu kerana Allah semata-mata; kami tidak berkehendakkan sebarang balasan dari kamu atau ucapan terima kasih, (9) Kami sebenarnya takutkan Tuhan kami, takut Dia kenakan kami azab hari yang padanya muka orang-orang yang bersalah: Masam berkerut-kerut. (10) Dengan sebab (mereka menjaga diri dari kesalahan), maka Allah selamatkan mereka dari kesengsaraan hari yang demikian keadaannya, serta memberikan kepada mereka keindahan yang berseri-seri (di muka) dan perasaan ria gembira (di hati). (11) Dan kerana kesabaran mereka (mengerjakan suruhan Allah dan meninggalkan laranganNya), mereka dibalas oleh Allah dengan Syurga dan (persalinan dari) sutera. (12) Mereka berehat di dalam Syurga dengan berbaring di atas pelamin-pelamin (yang berhias), mereka tidak nampak di situ adanya matahari (usahkan hawa panasnya), dan tidak juga merasai suasana yang terlampau sejuk; (13) Sedang naungan pohon-pohon Syurga itu dekat kepada mereka dan buah-buahannya pula dimudahkan (untuk mereka memetiknya) dengan semudah-mudahnya. (14) Dan (selain itu) diedarkan kepada mereka (oleh pelayan-pelayannya): Bejana dari perak dan piala-piala minuman yang keadaannya laksana kaca (nampak jelas isinya). (15) (Keadaannya laksana) kaca, (sedang ia) dari perak; pelayan-pelayan itu menentukan kadar isinya sekadar yang cukup betul dengan kehendak penggunanya. (16) Dan mereka dalam Syurga itu, diberi minum sejenis minuman yang campurannya dari "Zanjabil", (17) Iaitu sebuah mata air dalam Syurga, yang disebutkan sifatnya sebagai "Salsabil". (18) Dan mereka dilayani oleh anak-anak muda lelaki yang tetap kekal (dalam keadaan mudanya), yang sentiasa beredar di sekitar mereka; apabila engkau melihat anak-anak muda itu, nescaya engkau menyangkanya mutiara yang bertaburan. (19) Dan apabila engkau melihat di sana (dalam Syurga itu), engkau melihat nikmat yang melimpah-limpah dan kerajaan yang besar (yang tidak ada bandingannya). (20) Mereka di dalam Syurga memakai pakaian hijau yang diperbuat dari sutera halus dan sutera tebal (yang bertekat), serta mereka dihiasi dengan gelang-gelang tangan dari perak dan mereka diberi minum oleh Tuhan mereka dengan sejenis minuman (yang lain) yang bersih suci. (21) (Serta dikatakan kepada mereka): Sesungguhnya (segala pemberian) ini adalah untuk kamu sebagai balasan dan adalah usaha amal kamu (di dunia dahulu) diterima dan dihargai (oleh Allah). (22) Sesungguhnya Kami telah menurunkan Al-Quran kepadamu (wahai Muhammad), dengan beransur-ansur. (23) Oleh itu hendaklah engkau bersabar menerima hukum Tuhanmu (memberi tempoh kepada golongan yang menentangmu) dan janganlah engkau menurut kehendak orang yang berdosa di antara mereka atau orang yang kufur ingkar. (24) Dan sebutlah dengan lidah atau dengan hati akan nama Tuhanmu (di dalam dan di luar sembahyang), pada waktu pagi dan petang; (25)
Spanish ispanya: 10px - 15px - 25px - 30px
Fuente de la que beberán los siervos de Allah y a la que harán manar cuando y como quieran. (6) Ellos cumplían las promesas y temían un día cuyo mal se desatará. (7) Y daban de comer, a pesar de su propia necesidad y apego a ello, al pobre, al huérfano y al cautivo. (8) No os alimentamos sino por la faz de Allah, no buscamos en vosotros recompensa ni agradecimiento. (9) Realmente tememos de nuestro Señor un día largo, penoso. (10) Allah los habrá librado del mal de ese día y les dará resplandor y alegría. (11) Su recompensa por haber tenido paciencia es un jardín y seda. (12) En él estarán recostados sobre lechos y no verán solana ni helada. (13) Las sombras estarán sobre ellos, cercanas, y sus frutos bajarán sumisamente. (14) Se circulará en torno a ellos con vasijas de plata y copas que serán cristal, (15) cristal de plata*, cuyas proporciones habrán medido con exactitud. (16) En él se les dará de beber un vino cuya substancia será jengibre. (17) Y habrá una fuente llamada Salsabil*. (18) Y circularán en torno a ellos muchachos que tendrán para siempre la misma edad; al verlos los tomarás por perlas esparcidas. (19) Y cuando veas a los que allí están, verás deleite y un gran reino. (20) Llevarán vestidos de raso verde y de brocado, irán adornados con brazaletes de plata y su Señor les dará de beber una bebida pura. (21) Esto es una recompensa que os corresponde; vuestro esfuerzo ha sido agradecido. (22) Hemos hecho que descendiera el Corán sobre ti gradualmente. (23) Así pues ten paciencia con el juicio de tu Señor y no obedezcas al que de ellos es malvado e ingrato. (24) Y recuerda el nombre de tu Señor mañana y tarde. (25)



HafizEfendi.Com değişik dillerde kurani kerimi okumanizi sağlar.Sayfa Sayfa hatim okumanizda yardımcı sesli ve mealli olarak hazirlanmıştır.Bu sayfada okunan her harfden Peygamberimizin Mubarek Ruhu saadetleri için , ehli beytinin ashabi kiramın ruhları için tabiinin etbauttabiinin ruhları için peygamberler silsilesinin ervahi tayyibeleri için Ebubekir siddik efendimizden günümüze kadar gelmiş geçmiş bütün sadati kiram hazerati için Sami efendi ve Musa efendilerin ruhları için Muhterem Ustadımız Osman Nuri Topbaş Hoca efendinin ruhaniyeti için okuyanların gelmiş geçmişlerin ruhları için Bilhassa Allah Rizasi için EL FatiHa Es Salavat

HafizEfendi.Com sitesi ziyaretçilerine ayetlerde yer alan kelimelerin tek tek Türkçe anlamlarını da sunarak, Kur'an da yer almayan bidatlerin nasıl meallerde yer aldığını göstermek ve ziyaretçilerin Kur'an-ı Kerim'i daha iyi anlamalarına vesile olmak amaçları ile hazırlanmıştır.
Telif bilgisi : Bu sitede yayınlanan her türlü bilgi ve döküman kaynak gösterilerek veya göstermeksizin kullanılabilir.
  Anasayfa    Bize ulaşın