Namazimi Ogreniyorum
Resimli Namaz Kilmayi Ogreniyorum
Namaz Sureleri
Namaz Dualari
Namaz Rekatlari
Farzlari
Rukunleri
Vacipleri
Sunnetleri
Mustehaplari
Mekruhlari
ADABI
Vakitleri
Sabah
Öğle
İkindi
Akşam
Yatsı
Cuma
Bayram
Nafile Namazlar
Cenaze
Teravih
Tesbih
Evvabin
istihare
Teheccüd
Secde çesitleri
Kaza Namazi
Yolcu Namazi Seferilik
Mudrik Lahik Mesbuk
Namazin Esrari
Namazlara Niyet
Namaz Ve Sagligimiz
Kutuplarda Namaz
Namazi Bozan Seyler
Namazin ustunlukleri
Namaz Kilmamanin Cezasi
iskat ve Devir
imamlik ve Cemaat
Mini Sozluk
çocuklar için
Dini Sorular Sorun
çocugunuza Nasihat edin
çocugun Edebi



Anasayfa
HafizEfendi.Com

CENAZE NAMAZINI KILMASINI OGRENIYORUM



Bir mü’minin vefât ettiğini, haber alan erkeklere, erkek yoksa, kadınlara cenâze namazı farz-ı kifâyedir. Cenaze namazı, Allah için namaz ve ölen kimse için duâdır. Ehemiyyet vermeyenin îmânı gider.

Cenâze namazının şartları

1- Meyyit yani ölü müslüman olmalıdır.

2- Yıkanmış olmalıdır. Yıkanmadan gömülen, üzerine toprak atılmamış ise, çıkarılıp yıkanır, sonra namazı kılınır. Cenâzenin ve imâmın bulunduğu yerin temiz olması lâzımdır.

3- Cenâzenin veya bedenin yarısı ile, başının veya başsız yarıdan fazla bedenin, imâmın önünde bulunması lâzımdır.

4- Cenâze, yerde veya yere yakın, ellerle tutulmuş veya taşa konmuş olmalıdır. Cenâzenin başı, imâmın sağına, ayağı soluna gelecektir. Tersine koymak günahtır.

5- Cenâze imâmın önünde hazır olmalıdır.

Cenâze Namazının Farzları

1- Dört kere tekbîr getirmektir.

2- Ayakta kılmaktır.

Cenâze Namazının Sünnetleri

1- Sübhâneke okumak,

2- Salevât yani Allahümme Salli ve Bârik okumak,

3- Kendine ve meyyite ve bütün müslümanlara af ve mağfiret için bildirilmiş olan duâlardan bildiğini okumak.

Cenâze namazı, câmi içerisinde kılınmaz.

Canlı olarak doğduktan sonra ölen çocuğun ismi konur, yıkanır, kefenlenir, namazı kılınır.

Cenâze taşınacağı zaman, tabutun dört kolundan tutulur. Önce cenâzenin baş tarafı sağ omuza, sonra ayak tarafı sağ omuza, sonra baştarafı sol omuza, sonra ayak tarafı sol omuza konmak suretiyle her birinde onar adım taşınır. Kabire varıldığı zaman cenâze omuzlardan yere indirilmedikçe oturulmaz. Defnedilirken işi olmıyanlar otururlar.

Cenâze namazı nasıl kılınır

Cenâze namazının dört tekbîrinden her biri, bir rek’at gibidir. Dört tekbîrin yalnız birincisinde eller kulaklara kaldırılır. Sonraki üç tekbîrde eller kaldırılmaz.

1- Önce niyet edilip ilk tekbîr alınıp, iki el bağlanınca “Sübhâneke” okunur ve okunurken “vecelle senâüke” de denir. Fâtiha okunmaz.

2- İkinci tekbîrden sonra, teşehhüdde otururken okunan (salevât)lar, ya’nî (Allahümme salli) ve (Bârik) duâları okunur.

3- Üçüncü tekbîrden sonra, cenâze duâsı okunur. Cenâze duâsı yerine “Rabbenâ âtinâ...” veya yalnız “Allahümmağfir leh” demek veya duâ niyetiyle “Fâtiha-i şerîfeyi” okumak da olur.

4- Dördüncü tekbîrden sonra, hemen sağa ve sonra sola selâm verilir. Selâm verirken, cenâzeye ve cemâate niyet edilir.

İmâm yalnız dört tekbîri ve iki omuza selâmı, yüksek sesle söyler, diğerlerini içinden okur.

Cenaze namazı, kılındıktan sonra, tabutun yanında duâ etmek câiz değildir. Mekrûh olur.

Cenaze namazı, vefat eden din kardeşlerimiz hakkında duâ olmak üzere bir farz-ı kifâyedir.

Cenaze namazının kılınması için aranan şartlar şunlardır:

Ölenin müslüman olması. Müslüman olduğu bilinmeyen, bu hususta hâli gizli olan kimsenin Cenaze namazı kılınmaz. Ölenin müslüman olduğuna muteber şâhid ve delil lâzımdır .
Ölünün yıkanarak temiz kefene sarılmış olması.
Ölünün, imam ve cemaatin önünde olması.
Ölünün tamamının veya bedeninin çoğunun mevcut olması. Eğer bedeninin çoğu gitmiş veya başsız olarak yarısı varsa namazı kılınmaz, yıkanmaz. Bir beze sarılarak gömülür.

Cenaze Namazının Kılınışı

Cenaze namazı dört tekbir ve kıyâmla edâ edilir. Bu namazda secde ve rükû yoktur.

İmam, ölünün göğsü hizasında durur. Cemâat da arkasında saf tutar. Cemâata ölünün erkek veya kadın olduğu duyurulur, ona göre niyet edilir. Yâni "Allâh için namaza, meyyit için duâya, er kişi (veya hâtun kişi) niyetine uydum hâzır olan imâma" diye kalben niyet edip imamın arkasından tekbir alınır. İlk tekbiri alırken eller kulak hizâsına kadar kaldırılıp göbek altında bağlanır, Sübhâneke, "ve celle senâüke" ile okunur.

Bundan sonra eller kaldırılmadan ikinci bir tekbir alınır. Bu tekbirleri imam âşikâr, cemâat ise gizli alır. "Allâhümme salli ve Allâhümme bârik..." okunur. Bundan sonra üçüncü tekbir alınır ve Cenaze duâsı okunur.

Cenaze duâsını bilmeyenler burada "Allâhümme innâ nesteıynüke..." yi yâni kunut duâsını veya duâ niyeti ile Fâtiha-i şerîfeyi okurlar. Daha sonra dördüncü tekbir alınır, eller yan tarafa bırakılıp selâm verilir.

Üçüncü tekbirden sonra okunacak Cenaze duâsı:

ٱَللّٰهُمَّ ٱغْفِرْ لِحَيِّنَا وَمَيِّتِنَا وَشَاهِدِنَا وَغَآئِبِنَا وَكَبِيرِنَا وَصَغِيرِنَا وَذَكَرِنَا وَاُنْثَانَا ٱَللّٰهُمَّ مَنْ اَحْيَيْتَهُ مِنَّا فَاَحْيِهِ عَلَى ٱْلاِسْلاَمِ وَمَنْ تَوَفَّيْتَهُ مِنَّا فَتَوَفَّنَا عَلَى ٱْلاِيمَانِ وَخُصَّ هٰذَا ٱلْمَيِّتَ بِٱلرَّوْحِ وَٱلرَّاحَةِ وَٱلرَّحْمَةِ وَٱلْمَغْفِرَةِ وَٱلرِّضْوَانِ ٱَللّٰهُمَّ اِنْ كَانَ مُحْسِنًا فَزِدْ فِى اِحْسَانِهِ وَاِنْ كَانَ مُسِيئًا وَتَجَاوَزْ عَنْهُ وَلَقِّهِ ٱْلاَمْنَ وَٱلْبُشْرٰى وَٱلْكَرَامَةَ وَٱلزُّلْفٰى بِرَحْمَتِكَ يَا اَرْحَمَ ٱلرَّاحِمِينَ


"Allâhümmağfir lihayyinâ ve meyyitinâ ve şâhidinâ ve gâibinâ ve kebîrinâ ve sağîrinâ ve zekerinâ ve ünsânâ. Allâhümme men ahyeytehû minnâ feahyihî alel islâmi ve men teveffeytehû minnâ feteveffehû alel îmâni ve hussa hâzelmeyyite (*) birravhi verrâhati verrahmeti velmağfireti verrıdvân. Allâhümme in kâne muhsinen (**) fezid fî ihsânihî ve in kâne müsîen fetecâvez anhü ve lakkıhil' emne velbüşrâ velkerâmete vezzülfâ birahmetike yâ erhamerrâhimîn." (***)

(*) Kadın ise "hâzihil meyyite" denir.
(**) Kadın ise "in kânet muhsineten fezid fî ihsânihâ ve in kânet müsîeten fetecâvez anhâ ve lakkıhel'emne" denir.
(***) Mânâsı: Allâh'ım! Bizim dirilerimizi, ölülerimizi, hâzır ve gâib olanlarımızı, büyüklerimizi ve küçüklerimizi, erkeklerimizi ve kadınlarımızı afv ü mağfiret buyur. Yâ Rabb! Bizden yaşattıklarını İslâm üzere yaşat. Bizden öldürdüklerini iman üzere öldür. Bilhassa bu ölüyü kolaylığa, rahatlığa, mağfirete, rızâna erdir. Yâ Rabb! Eğer bu ölü, muhsin ise ihsanını artır; ve eğer yaramaz bulunmuş ise affet. Kendisine emniyet, beşâret, kerâmet ve kurbaniyet nasib buyur, rahmetinle, ey erhamerrâhimîn."

Cenaze erkek çocuk ise, yukarıdaki duâ "alel îmâni" den itibaren şöyle okunur: "Allâhümmec'alhü lenâ feratan vec'alhü lenâ ecran ve zuhrâ. Allâhüm-mec'alhü lenâ şâfian ve müşeffean."

Cenaze kız çocuk ise, yukarıdaki Cenaze duâsı "alel îmâni" den itibâren şöyle okunur: "Allâhümmec'alhâ lenâ feratan vec'alhâ lenâ ecran ve zuhrâ. Allâhümmec'alhâ lenâ şâfiaten ve müşeffeaten."

Mühim Hatırlatma

Bir çok kimseler, Cenaze namazının dördüncü tekbirinde, ya hiç ellerini bırakmadan selâm vermekte veya sağ tarafa selâm verince sağ elini, sol tarafa selâm verince de sol elini yana bırakmaktadır.
Bu hareketlerin her ikisi de yanlıştır. Doğrusu, dördüncü tekbiri aldıktan sonra her iki eli yana bırakıp selâm vermektir. Çünkü kendisinde sünnet olan bir zikrin bulunduğu kıyamlarda eller bağlanır. Sünnet olan bir zikrin kalmadığı kıyamlarda ise, eller bağlanmaz, yana salınır. (Dürer, 1/ 53)

Cenaze namazı içinde imam açıktan "Allâhü Ekber" diye tekbir aldıkça bazı kimseler kafalarını kaldırmaktadırlar. Bu da yanlış ve tehlikeli bir harekettir. Doğrusu, ne kafa ile ve ne de başka bir azâ ile namaz müddetince hiçbir harekette bulunmamaktır.

Cenaze namazı kılınıcak yer veya ayakkabı temiz değilse, ayakkabıyı çıkarıp üzerine basmalıdır.

Kaynak: Muhtasar İlmihal (Resimli Namaz Hocası) 67. Baskı, Hasan Arıkan

 

Cenaze Namazi

 

Cenâze: Cenaze, ölü demektir.
Cenaze namazindan önce, ölüm hâline yaklastiginda ve öldügünde mü'min kardesimize yapilmasi gereken bâzi hizmetler vardir. Bunlari sirasiyla görelim:

   Ölmek Üzere Olan Kimseye Yapilacak Isler Nelerdir?

* Ölmek üzere olan kimse, eger mümkünse, sag yani üzerinde yüzü kibleye gelecek sekilde yatirilir. Buna imkân olmazsa, sirt üstü yatirilarak basinin altina biraz yastik konarak yükseltilir ve yüzü Kâbe'ye dogru çevrilmis olur. Bu arada azar azar da su içirilir.

* Daha suûru yerinde iken ve can çekismeye baslamadan önce, ona telkinde bulunulur. Bu da onun yaninda kelime-i sehadet getirmek suretiyle yapilir. Ancak söylemesi için israr edilmez, sadece isittirilir. Bu sekilde telkin yapilmasi ittifakla müstehab kabûl edilmistir.

* Ayrica ölüm hâlinde olan kimsenin yaninda Yâsîn sûresinin okunmasi da müstehabtir.

* Telkini, ölecek kimseye, nefret etmedigi bir kimsenin yapmasi gerekir.

* Telkin, tevbeyi de içine alacak sekilde estagfirullahe'l-azîm ellezî lâ ilâhe illâ hüve'l-hayyü'l-kayyûm... seklinde yapilabilir.

Hadîs-i serîf'te:

"Kimin son sözü 'Lâ ilâhe illâllah' olursa, Cennete girer" buyurulmustur.

* Ölüm hâlinde iken agzindan küfrü mucib seyler çikan kimsenin küfrüne hükmolunmaz. Müslümanlarin ölüleri gibi isleme tâbi tutulur. Çünkü ölüm âninda, suur bozuklugu ile, irâde disi sözler çikabilir.

* Ölüm sirasinda ölüden sâdir olacak bâzi görünüste çirkin ve nâhos halleri de kötüye yormamak ve bu durumu kimseye anlatmamak gerekir. Nitekim evliyaullahtan bir zâtin yaninda son anlarinda kelime-i tevhid getiriliyormus. O ise kasini gözünü oynatip yüzünü asiyor, "hayir" diyormus. Bu hâli müsahede eden kimseler, son derece üzülmüsler ve ölen hakkinda kötü kötü düsünmeye baslamislar. Nihayet vefatindan sonra onu rü'yada gören bâzilari, ondan su îkazi almislar:

"Siz benim yanimda kelime-i tevhid söylerken, Seytan da gelmis, bir bardak buzlu su ile dolasiyor: "Imanini verirsen bu suyu veririm" diyordu. Ben ise Seytana, "hayir" diyordum. Siz benim Seytana söyledigim bu "hayir" sözünü, kendinize deniyor seklinde anladiniz. Hakkimda su'-i zanna düstünüz. Ölüleriniz hakkinda hayra alâmet seyleri söyleyin, fakat kötüye alâmet seyleri yaymayin. Zira o kötüye alâmet gibi görünen seyler, aslinda iyilige delil de olabilir. Ama siz anlayamaz, sû'-i zanda bulunmus olursunuz."

* Ölüm vuku bulunca, ölünün gözleri hafif hareketlerle kapatilir. Genis bir bezle çeneler bitistirilerek çene altindan basin üstüne baglanir. Tâ ki agiz açik kalmasin.

Bunlari yapan kimse, söyle dua eder:

Bismillâhi ve alâ milleti resûlillâhi...

Allâhümme yessir aleyhi emrehu ve sehhil aleyhi mâ-ba'dehû ve es'id bi-likâike ve'c'al mâ harece ileyhi hayren mimma harece anhü

* Sonra kollari yanlarina dogru birakilir ve bacaklari uzatilir. Daha sonra elbiseleri soyularak bir örtü ile üstü örtülür ve yüksekçe bir sedir üzerine konur. Sismemesi için de karninin üzerine bir biçak v.s. gibi bir demir parçasi konur.

* Ölünün yaninda cünüp, hayizli veya nifasli bir kimse bulunmaz.

* Bundan sonra, ölüye dua etmeleri veya gerekli hazirliklari yapmalari için, ölünün dost ve akrabalarina haber verilir. Techiz ve tekfini için acele edilmelidir. Ölünün sebebsiz yere bekletilmesi caiz degildir.

* Ölü yikanmadan önce, yaninda Kur'an okunmasi mekruhtur. Ölünün bulunmadigi baska bir odada okunabilir.

* Ölünün yaninda güzel kokulu bir seyler bulundurmak da iyi olur.

* Teberrük veya sefkat sevgisiyle ölüyü öpmekte bir beis yoktur. Nitekim Resûlüllah Efendimiz Osman bin Maz'un'un ölüsünü yikanmadan evvel öpmüstür:

Cenazelerin Yikanmasi (Gasli)

 

Ölen bir Müslümani yikayip kefenlemek ve sonra namazini kilip kabre defnetmek, Müslümanlar üzerine farz-i kifâye hükmünde bir vazifedir. Bu farzi yapacak kimse bulunmadigi takdirde, bütün Müslümanlar Allah indinde mes'ul olurlar.

Cenazelerin bir an evvel yikanip kefenlenmesi ve kabrine konulmasi müstehabdir.

Ölüyü bastan ayaga kadar, tamamen ve bir defa yikamak farzdir. Üç defa yikanmasi ise sünnettir.

Ölüyü yikamak için vücudun yaridan fazlasi yahut yarisi ile birlikte basinin da olmasi gerekir. Yalniz, el, ayak, kol, bas yikanmaz, böyle parçalar üzerine namaz da kilinmaz.

Kendisinde hayat belirtisi olan (ses, nefes, hareket gibi...) düsük çocuklarin yikanmasi vâcibdir. Azalari tam tesekkül etmis, ölü dogan çocuk da yikanir. Azalari tam tesekkül etmemis düsükler ise, yikanmaz. Bir beze sarilip isimsiz olarak gömülürler. Cenaze namazi da kilinmaz.

Yikanmasi vâcib olan ölüler üzerine cenaze namazi kilmak da vâcibdir.

Ölünün yikanmasi için sehid olmamasi da lâzimdir. Çünkü sehidler yikanmazlar. Elbise ve kanlari ile birlikte gömülürler.

Erkek ölüyü erkek, kadini da kadin yikar. Göbek altindan diz kapaklarina kadar olan kisimlar avret sayildigi için, örtülü bulundurulur. Bu kisimlara ne yikayicilar, ne de baskalari bakamazlar. Çiplak elle de dokunamazlar. Kadinlarin bütün vücudu avret oldugu için el, yüz ayaktan baska kismini da erkekler göremez.

Yikayicilar avret yerlerini yikarlarken, ellerine bez baglayarak yikarlar, çiplak elle yikamazlar.

Kadin erkegin, erkek de kadinin cenazesini yikayamadigi halde söyle bir istisnai durum vardir:

Kadin, kocasinin cenazesini yikayabilir. Çünkü evlilik bagi daha henüz sona ermemistir. Kocasinin ardindan 4 ay 10 gün iddet bekleyecektir.

Bu görüs Ebû Hanife'nindir. Diger 3 imama göre, koca da hanimini yikayabilir.

Kadin cenazeleri yikayacak kadin bulunmadigi zaman, ölüye teyemmüm verilerek cenaze namazi kilinir. Erkegin yikamasi câiz olmaz.

Yasaklarina riayet etmiyerek yapilan cenaze yikama islemi sahihtir, fakat yikayicilar günahkâr olmus olurlar.

Yikanmiyacak sekilde dagilmis bir cesed, üzerine su dökmek veya akitmak suretiyle yikanir.

Cenazeyi yikayan kimsenin abdest veya gusül almasi müstehabtir. Cünüp, hayizli veya gayr-i müslim birinin cenaze yikamasi câiz ise de mekruhtur.

Ölüde müsahede edilen güzel halleri (nuranî çehre, güzel koku gibi) anlatmak; kötü koku, abus çehre gibi kötü halleri ise, kimseye bahsetmemek müstehaptir. Hadîs-i serîf'te de:

"Ölülerinizi hayirla, iyi ve güzel halleri ile yâdediniz" buyurulmustur.

Diger bir hadîs-i serîfte de:

"Ölü hakkinda hayir konusun. Çünkü melekler ölü sahibinin ölüsü hakkinda yapacagi duasina âmin derler..." buyurulmustur.

Ancak hayatta iken insanlari kötülüge, Allah'a isyana tesvik eden kimselerin cenazesinde görülecek çirkinlikleri, ibret için anlatmakta bir beis yoktur.

Ölüyü meccanen yikamakta, fazilet ve sevab vardir. Ölüyü kendisine en yakin olan kimse veya müttaki ve emanet sâhibi bir zat yikamalidir.

Cenazelerin Kefenlenmesi (Tekfîn)

Ölüler yikandiktan sonra, kefen denen bezle sarilarak bütün vücutlari örtülür.

Ölünün kefen masraflari, geride biraktigi malindan harcanir. Geride mali yoksa, ölünün en yakin veresesi tarafindan karsilanir.

Zevce ölürse, geride mal da biraksa kefen masraflarini kocasi karsilar. Imam-i Muhammed'e göre ise, kadin mal birakirsa, masraflar o maldan karsilanir. Imam Sâfiî de o görüstedir. Koca öldügü takdirde ise, kefen masraflarini karisi zengin bile olsa karsilamak mecburiyetinde degildir.

Ölünün masraflarini karsilayacak kimsesi yoksa, devlet öder. Müslümanlarin kendi aralarinda para toplayip bu masraflari karsilamalari, daha güzel ve Islâm kardesligine daha uygundur.

Kefenin beyaz pamuk bezinden olmasi efdaldir. Nitekim mûtad olan patiskadan yapilmasidir. Kefenin yenisi ile yikanmisi birdir.

Hayatta iken giyilmesi mübah olmayan bir seyden kefen yapilamaz. Bu yüzden erkekler ipek kumas ile kefenlenemez.

Cenaze Namazi

Cenaze üzerine namaz kilmak farz-i kifâyedir. Ister bir kisi kilsin, isterse bir cemaat, farz yerine getirilmis olur. Yalniz imamin kilmasi bile kifayet eder. Ancak ölünün cemaati ne kadar çok olur ise, ölünün o nisbette magfirete ve rahmete nail olacagi da hadîslerde belirtilmistir.

"Herhangi bir ölünün üzerine mü'minlerden 100 kisiye yakin bir cemaat namaz kilar da hepsi onun magfiretine dua ederse onun için yaptiklari dua makbûl olur."

Diger bir rivayette, 40 kisi denilmistir.

Namazi kilinmadan gömülmüs olduklari anlasilanlarin namazlari, kabirleri basinda kilinir.

Ana-babasini öldüren evlâdin, yol kesen eskiyanin, Islâm devletine bas kaldiran isyancilarin ise, cenaze namazlari kilinmaz.

Diger namazlarda sart olan necasetten ve hadesten temizlik, kibleye yönelmek, avret yerlerini örtmek ve niyet etmek; cenaze namazi için de sarttir. Bundan baska su sartlar da lâzimdir:

1 - Ölünün Müslüman olmasi.

2 - Yere konmus olmasi, vasita üzerinde olmamasi.

3 - Ölünün mevcut olmasi. Gâib üzerine namaz kilmak Hanefî mezhebinde câiz degildir.

4 - Cenazenin önde olmasi, arkada kalmamasi...

Diger namazlari bozan hususlar, cenaze namazini da bozar. Yalniz cenaze namazinda kadinla erkeklerin ayni safta bulunmasi ile namaz bozulmaz.

Namazi kildiran imam, kadin veya erkek cenazelerin gögüs hizasinda durur. Cenaze de, sag yani kibleye gelecek sekilde önde bulundurulur.

Cenaze Namazi Nasil Kilinir?

Cenaze namazi niyet ve 4 tekbir ile kilinir. Niyet etmeksizin veya tekbirlerden birini getirmeksizin kilinacak namaz sahih olmaz. Niyet aslinda kalben yapilir, dil ile de söylenilmesi sünnettir.

Niyette, ölünün erkek veya kadin veya sabî (çocuk) oldugu belirtilir. Imam olan zat, "Allah rizasi çin, hâzir olan cenaze namazini kilmaya ve cenaze için dua etmeye" diye niyet ederek namaza baslar. Imamete niyet lâzim gelmez. Cemaat da ayni sekilde niyet eder, ayrica, "uydum imama" derler. Yalnizca "uydum imama" denilmesi de yeterlidir.

Cenaze namazinin rükünleri, kiyâm ile tekbirdir. Kur'an okumak (kirâet), rükû' ve secdeler yoktur.

Namaz su sekilde kilinir:

Iftitah tekbiri alinarak eller baglanir. Ve Sübhâneke okunur. Sübhâneke'de,

"Ve teâlâ ceddük" kelimesinden sonra,

"Ve celle senâük" ilâvesi yapilir. Sonra eller kaldirilmaksizin, bas göz isâreti yapilmaksizin, ikinci bir tekbir alinarak Allahümme salli ve bârikler okunur. Sonra üçüncü bir tekbir alinir ve hem ölü için, hem de bütün Müslümanlar için duâ edilir. Burada muayyen bir dua yoktur. "Allahümme'gfirlî ve li'l-meyyiti ve li-sâiri'l-mü'minîne ve'l-mü'minât..." veya:

"Rabbenâ âtinâ fi'd-dünyâ haseneten ve fi'l-âhireti haseneten ve kinâ azâbe'n-nâr birahmetike yâ erhame'r-râhimîn" dualari yapilabilir. Yahut daha baska herhangi bir dua da olabilir. Bilmeyenler, dua niyetine Fâtiha sûresini bile okuyabilirler.

Su duayi okumak ise sünnettir:

"Allahümme'gfir li-hayyinâ ve meyyitinâ ve sâhidinâ ve gâibinâ ve zekerinâ ve ünsânâ ve sagîrinâ ve kebîrinâ...

Allahümme, men ahyeytehu minna fe-ehyihî ale'l-islâm ve men teveffeytehu minnâ fe-teveffehu ale'l-îman ve hussa hâze'l-meyyite bir-ravhi ve'r-râhati ve'l-magfireti ve'r-ridvân...

Allahümme in kâne muhsinen fe-zid fî ihsânihî ve in kâne müsîen fe-tecâvez anhü ve lakkihi'l-emme ve'l-büsrâ ve'l-kerâmete ve'z-zülfâ bi-rahmetike yâ erhame'r-râhimîn..." (*).

"Allahim, bizim dirilerimizi, ölülerimizi, hâzir ve gâib olanlarimizi, erkeklerimizi, kadinlarimizi, küçük ve büyüklerimizi afv ü magfiret buyur!

Ya Ilâhî bizden yasattiklarini Islâm üzere yasat, öldürdüklerini ise îman üzere öldür... Bilhassa, bu (hâzir olan) ölüyü kolayliga, rahata, magfirete ve rizana erdir!

Yâ Rabbi, eger bu ölü muhsin ise, ihsanini artir. Ve eger yaramaz biri ise afvet, kendisine emniyet, besaret, keramet ve kurbiyet nasîb eyle, ey erhamerrâhimîn!.."

Ölü eger erkek çocuk cenazesi ise, ve men teveffeytehû minnâ fe-teveffehû ale'l-îman cümlesinden sonra, su sekilde dua edilir:

Allahümme'c'alhü lenâ feratan, Allahümme'c'alhü lenâ ecran ve zührâ... Allahümme'c'alhü lenâ sâfian müseffeâ...

"Ilâhî, onu bize takdim edilmis bir ecir kil, yâ Rabbi onu bize bir sevab, bir zâhire kil, onu bizlere sefaatçi ve sefaati kabûl edilmis kil..." (*).

Sonra dördüncü tekbir alinir ve saga ve sola selâm verilir. Dördüncü tekbirden sonra namaz tamamlandigindan, eller saliverilir. Tekbirden baska olan dualar gizli okunur.

Cenaze namazinda Kur'an okumak câiz degildir. Ancak dua niyetiyle bâzi âyetler okunabilir.

Baslangiç tekbirinde imama yetisemeyen kimse, sonraki tekbiri bekler ve onunla namaza girer. Cenaze musalladan kaldirilmadan da tekbiri dörde tamamlar.

Zaruret olmadikça cami içinde cenaze namazini kilmakta kerahet vardir. Yagmur veya müsait yer olmamasi sebebiyle camilerde kilinmasinda ise, bir mahzur ve kerahet yoktur.

Cenaze namazinda selâm vermek vâcibtir. Okunan dualar ise sünnettir.

Cenaze namazi kilacaklarin üç saf olmasi menduptur.

Cenaze üzerine bir defa namaz kilinir. Tekrar edilmesinde kerahet vardir.

Müteaddid cenazelerin her birine ayri ayri namaz kilmak evlâdir. Hepsine bir namaz kilmak da sahihdir.

Ölünün alnina veya sargisina veya kefenine ahidnâme, yani, kendisinin îman üzerine, ahd-i ezelî üzerine sâbit bulunmus olduguna dair bâzi mukaddes kelimeler yazilmasi hâlinde, Allah'in magfiretine nail olacagi umulur denmistir. Fakat bu mübarek kelimelerin, meselâ kelime-i tevhidin, kabir içinde kalip bilâhare çignenmesi veya cenazeden akacak mayilerle kirlenmesi mümkündür. Bu cihetle böyle bir seyler yazmak mahzurdan uzak degildir.

Ölünün yikanmasindan sonra ve kefenlenmesinden önce alnina mürekkeple degil, sehadet parmagi ile bismillâh; gögsü üzerine de lâ ilâhe illâllah yazilmasi daha muvafik görülmüstür.

Cenazeyi Tasimak

Cenazeyi mezara kadar tasimak (tesyi' etmek) de sünnettir. Hattâ, ölü, akrabadan, komsulardan veya salih kimselerden biri ise, tesyi' etmek nâfile ibadetten efdaldir.

Hazirlanmis cenazeleri bir an evvel defnetmek gerekir. Hattâ Cuma sabahi hazirlanan cenazenin, cemaat çok olsun diye Cuma namazi sonrasina te'hiri bile mekruh görülmüstür.

Cenazeleri omuzlar üzerine yüklenerek kabirlerine kadar tasimak, onlarin haklarinda gösterilen en büyük hürmet ve tâzim nisânesidir. Böyle bir hareket, insaniyetin seref ve kadrine riayeti tazammun etmektedir.

Cenaze 4 kisi tarafindan tasinmalidir. Zaruret olmadikça sadece iki kisinin tasimasi mekruhtur. Sirtta da tasimasi mekruhtur. Cenazeyi omuzda tasimak gerekir. Küçük çocuklarin cenazesini ise, iki kisi, kollar arasinda tasir.

Kabristan uzakta ise, cenazenin arabada tasinmasinda beis yoktur.

Cenazeyi tâkib edenler, arkada yürürler. Cemaatin bir kisminin önde yürümesi câiz ise de, cemaatin bütününün birden önde gitmesi câiz olmaz. Cenazenin saginda solunda degil, arkasinda yürüyüp onu kabre kadar götürmekte, büyük sevab ve fazilet vardir.

Cenaze tasinirken veya henüz evde bulunurken feryâd edip aglamak, çirpinmak, dögünmek ve yaka paça yirtmak gibi asiri hareketler mekruhtur. Bunlarin ölüye zarari yoksa da, eger ölü böyle yapilmasini vasiyet etmisse bu halden eziyet ve azab duyar. Sessizce aglamakta ise, bir beis yoktur. Her hâl ü kârda sabretmek, metîn davranmak, sevabli ve faziletlidir.

Kadinlarin cenaze için çikip onu tâkibetmeleri câiz degildir.

Cenaze geçerken ayaga kalkip tâzimde bulunmaya gerek yoktur. Bu Islâmî bir âdet degildir. Bunun yerine ölüye dua edilmesi daha uygundur.

Cenazeyi tesyi' edenler, dünyevî kelâm konusmazlar, sesli olarak zikir ve tesbih etmezler. Ölümü tefekkür eder, hazînâne bir vaziyet alirlar. Içinden tesbih ve dualarda bulunmak ise câizdir.

Cenazeyi para karsiligi tasitmak da câizdir.

Cenazelerin Kabre Konmasi

Cenazeyi gündüz gömmek müstehaptir.

Cenaze kabrin yanina getirilip yere konmadan cemaatin oturmasi mekruhtur.

Cenaze kabre konulacagi zaman, bir-iki kimse kabre inerek, kabrin kible tarafindan cenazeyi tabuttan oldugu gibi alirlar. Kibleye dogru kabre indirip sag tarafi üzerine yatirirlar. Yatirirken, bismillâhi ve billâhi ve alâ milleti resûlillâhi derler.

Kefen bas ve ayak tarafindan baglanmissa, çözerler. Kadini kabre kendi mahremi indirmesi evlâdir. Bundan sonra kabir toprakla örtülmeye baslanir. Bu arada Kur'an'i güzel okuyan birisi tarafindan Yâsîn, Tebâreke, Ihlâs, Muavvizeteyn ve Fâtiha sûreleri okunup ölünün ve Ehl-i îmanin ruhlarina hediye edilir.

Cemaatin hemen dagilmasi uygun degildir. Bir müddet durup ölmüs olan mü'minin ruhunun mezardaki yerine ünsiyet etmesi, suâl meleklerinin suâllerine kolayca cevab vermesi için dualar edilmesi güzeldir.

Resûlüllah Efendimiz bir cenazenin defnini müteâkip hemen dönmez, bir müddet kabrin basinda durur ve cemaata hitâben:

"Kardesiniz için Allah'tan magfiret isteyiniz ve kendisine temkin ihsân etmesini dileyiniz. O simdi suâl görecektir" buyururlardi.

Cenazeyi tasimak ve kabri kazmak için ücretle adam istihdam etmek câizdir.

Bir kimsenin "beni filân  zat yikasin veya cenaze namazimi kildirsin veya kabre koysun" diye yapmis oldugu vasiyetine uyulmasi mecburiyeti yoktur. Varisler bu vasiyete razi olurlarsa, o takdirde uyulma mecburiyeti hâsil olur.

Cenazeyi kabre koyarken hâzir bulunanlarin kabre üçer kürek toprak atmalari müstehabtir.

Telkin

Kabre konulan ve mükellefiyet çagina da erismis olan bir Islâm cenazesi hakkinda telkin verilmesi mesrû görülmüstür. Bu telkin verme isi su sekilde yapilir:

Cenazenin kabre defnedilmesini müteâkip salih bir kimse (veya vazifeli sahis) kalkip ölünün yüzü karsisinda durur ona hitaben, ismiyle üç kere hitap eder. Bu hitaplar, o sahsi anasina nisbet ederek yapilir. Meselâ ölen sahsin ismi Osman, annesinin de Fatma ise, "Ya Osman ibni Fatima" diye üç kere hitabedilir. Bu hitaptan sonra da, su sekilde telkin verilir:

Üzküri'l-ahde'llezî haracte aleyhi mine'd-dünyâ, sehâdete en lâ ilâhe illâllahü vahdehû lâ serîke leh ve enne Muhammeden abdühû ve resûlühû ve enne's-sâate âtiyetün lâ raybe fîha ve enne'llahe yeb'asü men fi'l-kubûr... Kul (kulî) radîtü billâhi rabben ve bi'l-islâmi dînen ve bi-Muhammedin sallâllahü aleyhi ve selleme nebiyyen ve bi'l-Kur'âni imâmen ve bi'l-Kâ'beti kibleten ve bi'l-müslimîne ihvânen... Rabbiyellahü lâ ilâhe illâ hû ve hüve rabbü'l-arsi'l-azîm... (*).

"Ey ................. oglu ................. !

Üzerinde dünyadan ayrildigin ahdi: Allah'tan baska ilâh olmadigina ve serîki bulunmadigina ve Muhammed'in O'nun kulu ve Resûlü olduguna, kiyâmetin gelecegine, bunda sübhe olmadigina, Allah Teâlâ'nin kabirlerde bulunanlari muhakkak diriltip mahser yerinde toplayacagina sâhidlik etmeyi hatirla ve de ki: Allah Teâlâ'nin Rububiyetine, Islâmin din olusuna, Muhammed'in (asm) nübüvvetine, Kur'an'in imam, Kâ'be'nin kible ve mü'minlerin kardesler olusuna razi oldum... Rabbim Allah'tir, O'ndan baska ilâh yoktur ve büyük ars'in sâhibidir."

Bu telkinden sonra üç kere su cümle tekrar edilir:

Ya ....... ibni ........ kul (kulî) lâ ilâhe illâllah...

Bundan sonra, üç kere de söyle denilir:

"Kul (kulî) rabbiye'llah ve dîniye'l-islâm ve nebiyyî Muhammedün aleyhi's-salâtü ve's-selâm... Rabbi lâ tezerhü (tezerhâ) ferden ve ente hayrü'l-vârisîn..."

"Ey .............! De ki: Allah'tan baska ilâh yoktur. De ki: Rabbim Allah, Dînim Islâm, Peygamberim Muhammed'dir (asm). Yâ Rabbi, bu ölüyü yalniz birakma, sen vârislerin hayirlisisin..."

Umulur ki bu telkinler vesilesiyle, Allah Teâlâ o ölüye magfiret eder. Kabir suâllerine kolayca cevab vermesini saglar.

CENAZE ILE ILGILI BAZI MES'ELELER

   Tabutla Def'in Câiz midir?

Kabrin zemini rutubetli veya yumusak oldugu takdirde, cenaze tabut ile defnedilebilir. Hattâ bu halde, tabutun mermerden, demirden yapilmis olmasi da câizdir. Fakat böyle bir durum söz konusu degilse tabutla defin mekruhtur.

Bâzi fukahaya göre, yer yumusak ve rutubetli olmasa bile kadinlarin tabut ile defnedilmeleri müstahsendir.

   Ölmeden Önce Kabir Kazdirip Hazirlamak Câiz midir?

Bir kimsenin kendisi için kabir kazdirip hazirlamasini bâzi fakîhler mekruh görmüstür. Çünkü hiçbir kimse, kendisinin nerede ölecegini bilemez. Fakat kefen hazirlamakta kerahet yoktur. Zira kefene mutlak mânada ihtiyaç vardir.

Hz. Ebu Bekir, kendisine kabir kazdirip hazirlamak isteyen kimseye "nefsin için kabir hazirlama, kabir için nefsini hazirla..." buyurmustur.

Bununla beraber, ölmeden önce kendine kabir hazirlamayi câiz görenler de vardir. Nitekim ilk müceddid Ömer ibn-i Abdül'aziz'in ölmeden önce kendine kabir hazirlattigi kaydedilir.

Ölmeden önce kabir kizdirmak düsüncesinin temelinde, "ölmeden önce ölünüz" hadîs-i serîfinin îkazi vardir. Ancak hadîste ifâde edilen ölmeden önce ölmek; kendine kabir hazirlayip ölmüs rolü yapmak degildir. Belki günah cihetinde ölmek, ölen insan günah islemedigi gibi günah islemeden yasamayi esas almaktir. Böyle bir kimse, "ölmeden önce ölünüz" emrinin sirrina mazhar olmus olur.

   Islâm'da Mezar Yaptirmanin Hükmü Nedir?

Mezarlari yaptirmakta Islâmî yönden bir mahzur yoktur. Mezarin basina tas da dikilebilir. Çevresine duvar örüp yükseltilmesinde hiçbir mahzur söz konusu olmaz. Yeter ki mezarin üzerindeki topraklar örtülmesin, üzerine beton ve tas koyarak, yesillik bitmez hâle getirilmesin. Esas olan, mezarin üzerindeki topragin açik kalmasi, yesillik bitmeye müsait halde bulunmasidir. Topragin üstü örtülmemek sartiyla mezarin etrafina tas dikilerek kaybolmasinin önlenmesi câizdir.

Ancak mezarlara, kaybolmasini önlemek düsüncelerinin disinda bir niyetle, büyük masraflara girip kubbeler yapmak, en pahali tas ve san'atkârlari getirip binalar insa etmek, israftan, abes ve lüzumsuzluktan baska bir sey degildir.

Mezarlarda israf ve gösteris caiz olmaz.

Ayrica mezarlara âyetler ve hadîsler yazip siirler naksetmek de faydasizdir. Bunlarin merhuma hiçbir menfaati yoktur.

   Insan Nerede Gömülmeli?

Ölen bir kimsenin, mutlaka dogup büyüdügü yerde gömülmesi gerekir, diye bir kaide yoktur. Bil'akis ölmüs oldugu beldede gömülmesi müstehabtir.

Âise Validemizin kardesi Abdurrahman Medine'ye 20 mil mesafede vefat etmisken alinip Medine'ye getirilmis, orada defnedilmisti. Âise Validemiz buna lüzum olmadigini belirterek:

- Ey kardesim, bilseydim seni buraya getirmez, vefat ettigin yerde defnini saglardim, demistir.

Peygamber Efendimiz de Uhud sehidlerini Uhud'da defnetmis, onlari Medine mezarligina getirtmemistir.

Bununla beraber, cesedin kokma tehlikesi yoksa, cenazenin ölmüs oldugu yerden baska bir yere, gömülmeden önce tasinip götürülmesinde ve baska bir memlekete gömülmesinde de bir beis yoktur. Fakat gömüldükten sonra çikarilip baska tarafa götürülmesi câiz olmaz, haramdir. Ancak gömülen yer bir sahsin mülkü olur da o sahis gömülmesine razi olmazsa, o takdirde nakil câiz olur.

Bu gibi nakillerde cenazeyi yikama ve namazini kilma isi, defnin yapilacagi yerde olmalidir. Böylelikle, ölüden akacak bir mayi ile abdesti bozulmadan defni saglanmis olur.

   Bir Mezara Birden Fazla Ölü Gömülebilir mi?

Bir mezara bir kisiden fazla kimse gömülmez. Ancak zaruret hâlinde, aralarina toprak konularak birden fazla kimseler de ayni mezara defnedilebilir.

Zamanla cenaze çürür, toprak olursa, o takdirde de o mezara baska biri gömülebilir.

   Mezarlara Çiçek ve Çelenk Koymanin Hükmü Nedir?

Mezarin üstüne çiçek ve çelenk konulmasi Islâmî bir âdet degildir. Hiristiyan âdetidir. Onun yerine ölünün namina fakirlere tasadduklarda bulunmak, hem ölü, hem de fakirler hesabina daha faydali ve sevabli bir âdettir.

   Mezarlara Esya Konulur mu?

Hayir, konulmaz.

  Cenaze Namazi Kilinmayan Kimseler Var midir?

Bâzi büyük günahlari isleyen kimselerin cenazeleri yikanmadigi gibi, cenaze namazlari da kilinmaz. Bunlarin cenazelerinin yikanmayip namazlarinin kilinmamasi, imandan çiktiklari, Islâmdan mahrum kaldiklari için degildir. Belki böyle büyük bir mahrumiyete müstehak olacak büyük bir günah islediklerinin nazara verilmesi, böyle günahlara girilmemesinin ikaz ve tenbihi içindir. Ayni zamanda da isledigi o büyük günah ve hatânin dünyevî bir cezasi olsun diyedir.

Cenaze namazlari kilinmayan bu büyük günah sâhipleri sunlardir:

1 - Kâtiü't-tarîklar: Yani, yol kesip adam soyan eskiyalar, mesken ve is yeri basip soygun yapan anarsistler...

Bunlar, Islâm'in hiçbir zaman müsaade ve müsâmaha etmedigi gasp suçu islemis, âmmenin huzur ve yasama hakkini gasbetmis kimselerdir. Sayet bu eskiyalik ve anarsistlikten vazgeçip tevbe - istigfar etmezlerse, namazlari kilinmadan defnedilirler.

2 - Ana-babasini öldüren nankör evlâdlar: Ana-babasinin kendisi için katlandigi fedakârlik ve yaptigi hizmetlere karsilik onlari kasden ve zulmen öldürmekle mukabele eden nankör evlâd da, cenaze namazi kilinmadan defnedilir, ayrica da öldürmüs oldugu ana veya babasinin mirasindan da mahrum birakilir.

3 - Bogmak suretiyle birden fazla adam öldürenler: Bunlarin da cenaze namazi kilinmaz. Zira haksiz yere bogmak suretiyle adam öldürmek, hunharlik ve vahsetin en dehsetlisidir.

4 - Mesrû' Islâm Devletine haksiz yere bas kaldirip isyan edenler: Bunlar devlet otoritesini yikarak âsâyisi bozmak ve idareyi Islâm'dan uzaklastirmak için isyana basliyan âsîlerdir.

Hattâ böyle âsilerle, yol kesip baskin yapan eskiya ve anarsistler, eger çarpisma esnasinda öldürülürlerse, cenazeleri yikanmaz da. Bu iki kismin cenazesi yikanmadan açilan mezara itilir, ibret olsun diye cenaze namazi kilinmadigi gibi, yikanmasi da terkedilir.

Ancak bu saydiklarimizin hepsi de tevbe - istigfar edip yaptiklarindan pisman olurlarsa, tevbeleri samimî sayilarak öldüklerinde namazlari kilinir, gerisi Allah'a havale edilir.

   Intihâr Eden Kimsenin Cenaze Namazi Kilinir mi?

Intihar, Islâm'in haram kildigi büyük günahlardan birisidir. Bir Müslümanin kendi kendisini öldürmesi, baska birisini öldürmesinden daha büyük bir cinayet ve günahtir. Bu sebeble âlimler, intihar edenin cenaze namazi kilinir mi, kilinmaz mi seklinde ihtilâfa bile düsmüslerdir. Bu ihtilâf, baskasini öldüren katil hakkinda yoktur. Katilin cenaze namazi kilinir.

Kalbinde îmanin zerresi olan bir kimse, böyle büyük bir günaha ve kötü akibete razi olmaz, kendini öldürmeye tesebbüs etmez.

Kalbinde îmanin zerresi olan bir kimse, büyük günah oldugunu pek çok hadîs-i serîflerinde haber vermistir. Bir hadîs-i serîf'te söyle buyurulur:

"Kendini bogarak öldüren kimse, Cehennem için bogmus olur. Kendini vuran kimse, Cehennem için vurmus olur."

Demek oluyor ki mü'min te'sirinde kaldigi dünyevî bir hâdisenin tazyikine tahammül edemeyip böyle büyük bir günahi islemeye tesebbüs etmemelidir. Zira mü'minin nazarinda dünyanin en büyük ve en kötü hâdisesi bile, âhiret mes'elesi yaninda büyük sayilmaz, korkutucu olmaz. Dünya nasil olsa fânidir, gelip geçicidir.

Bu gün dayanilmaz zannederek intihara insani zorlayan hâdiseler, bir müddet sonra aslinda hiç o derece üzülmeye degmedigi ortaya çikabilir, zamanla unutulur, yerine yeni mes'eleler zuhur eder.

Sabrin, musibetin geldigi ilk anda gösterilmesinin hikmeti de buradadir.

Imanli insanlar böyle fâni ve muvakkat seyleri, geçmeyecek elem ve keder sanarak onlarin altinda ezilmezler. Bu da geçer yahu, diyerek sabir gösterirler, sabrin sevabini kazanmaya çalisirlar. Böylece o musibetli hâli haklarinda rahmete çevirirler.

Intihar edenin cenaze namazi kilinir. Çünkü ortada îmandan çikmak gibi bir durum yoktur. Sadece îman zâfiyetinden, hâdiselerin tazyikine dayanamama durumu vardir. Bu sebeble intihar edenin cenaze namazi kilinir. Ancak o müntehir, âhirette intihar cezasini çektikten sonra, Cennete girmeye hak kazanacaktir.

Intiharin büyük günah olusunun sebeblerinden biri de, insanin kendini öldürmeye selâhiyetli olmamasidir. Insan vücûdu, Allah'in binasidir. O binayi kim yapti ise, o yikacaktir. Insanin kendi vücuduna ve nefsine sâhip olmasi söz konusu degildir...

Yorum (yok) Yorum yaz! | Etiketler : Cenaze,Namazi

Cenaze Namazi

 

Cenaze Namazi

 

Cenâze: Cenaze, ölü demektir.
Cenaze namazindan önce, ölüm hâline yaklastiginda ve öldügünde mü'min kardesimize yapilmasi gereken bâzi hizmetler vardir. Bunlari sirasiyla görelim:

   Ölmek Üzere Olan Kimseye Yapilacak Isler Nelerdir?

* Ölmek üzere olan kimse, eger mümkünse, sag yani üzerinde yüzü kibleye gelecek sekilde yatirilir. Buna imkân olmazsa, sirt üstü yatirilarak basinin altina biraz yastik konarak yükseltilir ve yüzü Kâbe'ye dogru çevrilmis olur. Bu arada azar azar da su içirilir.

* Daha suûru yerinde iken ve can çekismeye baslamadan önce, ona telkinde bulunulur. Bu da onun yaninda kelime-i sehadet getirmek suretiyle yapilir. Ancak söylemesi için israr edilmez, sadece isittirilir. Bu sekilde telkin yapilmasi ittifakla müstehab kabûl edilmistir.

* Ayrica ölüm hâlinde olan kimsenin yaninda Yâsîn sûresinin okunmasi da müstehabtir.

* Telkini, ölecek kimseye, nefret etmedigi bir kimsenin yapmasi gerekir.

* Telkin, tevbeyi de içine alacak sekilde estagfirullahe'l-azîm ellezî lâ ilâhe illâ hüve'l-hayyü'l-kayyûm... seklinde yapilabilir.

Hadîs-i serîf'te:

"Kimin son sözü 'Lâ ilâhe illâllah' olursa, Cennete girer" buyurulmustur.

* Ölüm hâlinde iken agzindan küfrü mucib seyler çikan kimsenin küfrüne hükmolunmaz. Müslümanlarin ölüleri gibi isleme tâbi tutulur. Çünkü ölüm âninda, suur bozuklugu ile, irâde disi sözler çikabilir.

* Ölüm sirasinda ölüden sâdir olacak bâzi görünüste çirkin ve nâhos halleri de kötüye yormamak ve bu durumu kimseye anlatmamak gerekir. Nitekim evliyaullahtan bir zâtin yaninda son anlarinda kelime-i tevhid getiriliyormus. O ise kasini gözünü oynatip yüzünü asiyor, "hayir" diyormus. Bu hâli müsahede eden kimseler, son derece üzülmüsler ve ölen hakkinda kötü kötü düsünmeye baslamislar. Nihayet vefatindan sonra onu rü'yada gören bâzilari, ondan su îkazi almislar:

"Siz benim yanimda kelime-i tevhid söylerken, Seytan da gelmis, bir bardak buzlu su ile dolasiyor: "Imanini verirsen bu suyu veririm" diyordu. Ben ise Seytana, "hayir" diyordum. Siz benim Seytana söyledigim bu "hayir" sözünü, kendinize deniyor seklinde anladiniz. Hakkimda su'-i zanna düstünüz. Ölüleriniz hakkinda hayra alâmet seyleri söyleyin, fakat kötüye alâmet seyleri yaymayin. Zira o kötüye alâmet gibi görünen seyler, aslinda iyilige delil de olabilir. Ama siz anlayamaz, sû'-i zanda bulunmus olursunuz."

* Ölüm vuku bulunca, ölünün gözleri hafif hareketlerle kapatilir. Genis bir bezle çeneler bitistirilerek çene altindan basin üstüne baglanir. Tâ ki agiz açik kalmasin.

Bunlari yapan kimse, söyle dua eder:

Bismillâhi ve alâ milleti resûlillâhi...

Allâhümme yessir aleyhi emrehu ve sehhil aleyhi mâ-ba'dehû ve es'id bi-likâike ve'c'al mâ harece ileyhi hayren mimma harece anhü

* Sonra kollari yanlarina dogru birakilir ve bacaklari uzatilir. Daha sonra elbiseleri soyularak bir örtü ile üstü örtülür ve yüksekçe bir sedir üzerine konur. Sismemesi için de karninin üzerine bir biçak v.s. gibi bir demir parçasi konur.

* Ölünün yaninda cünüp, hayizli veya nifasli bir kimse bulunmaz.

* Bundan sonra, ölüye dua etmeleri veya gerekli hazirliklari yapmalari için, ölünün dost ve akrabalarina haber verilir. Techiz ve tekfini için acele edilmelidir. Ölünün sebebsiz yere bekletilmesi caiz degildir.

* Ölü yikanmadan önce, yaninda Kur'an okunmasi mekruhtur. Ölünün bulunmadigi baska bir odada okunabilir.

* Ölünün yaninda güzel kokulu bir seyler bulundurmak da iyi olur.

* Teberrük veya sefkat sevgisiyle ölüyü öpmekte bir beis yoktur. Nitekim Resûlüllah Efendimiz Osman bin Maz'un'un ölüsünü yikanmadan evvel öpmüstür:

Cenazelerin Yikanmasi (Gasli)

 

Ölen bir Müslümani yikayip kefenlemek ve sonra namazini kilip kabre defnetmek, Müslümanlar üzerine farz-i kifâye hükmünde bir vazifedir. Bu farzi yapacak kimse bulunmadigi takdirde, bütün Müslümanlar Allah indinde mes'ul olurlar.

Cenazelerin bir an evvel yikanip kefenlenmesi ve kabrine konulmasi müstehabdir.

Ölüyü bastan ayaga kadar, tamamen ve bir defa yikamak farzdir. Üç defa yikanmasi ise sünnettir.

Ölüyü yikamak için vücudun yaridan fazlasi yahut yarisi ile birlikte basinin da olmasi gerekir. Yalniz, el, ayak, kol, bas yikanmaz, böyle parçalar üzerine namaz da kilinmaz.

Kendisinde hayat belirtisi olan (ses, nefes, hareket gibi...) düsük çocuklarin yikanmasi vâcibdir. Azalari tam tesekkül etmis, ölü dogan çocuk da yikanir. Azalari tam tesekkül etmemis düsükler ise, yikanmaz. Bir beze sarilip isimsiz olarak gömülürler. Cenaze namazi da kilinmaz.

Yikanmasi vâcib olan ölüler üzerine cenaze namazi kilmak da vâcibdir.

Ölünün yikanmasi için sehid olmamasi da lâzimdir. Çünkü sehidler yikanmazlar. Elbise ve kanlari ile birlikte gömülürler.

Erkek ölüyü erkek, kadini da kadin yikar. Göbek altindan diz kapaklarina kadar olan kisimlar avret sayildigi için, örtülü bulundurulur. Bu kisimlara ne yikayicilar, ne de baskalari bakamazlar. Çiplak elle de dokunamazlar. Kadinlarin bütün vücudu avret oldugu için el, yüz ayaktan baska kismini da erkekler göremez.

Yikayicilar avret yerlerini yikarlarken, ellerine bez baglayarak yikarlar, çiplak elle yikamazlar.

Kadin erkegin, erkek de kadinin cenazesini yikayamadigi halde söyle bir istisnai durum vardir:

Kadin, kocasinin cenazesini yikayabilir. Çünkü evlilik bagi daha henüz sona ermemistir. Kocasinin ardindan 4 ay 10 gün iddet bekleyecektir.

Bu görüs Ebû Hanife'nindir. Diger 3 imama göre, koca da hanimini yikayabilir.

Kadin cenazeleri yikayacak kadin bulunmadigi zaman, ölüye teyemmüm verilerek cenaze namazi kilinir. Erkegin yikamasi câiz olmaz.

Yasaklarina riayet etmiyerek yapilan cenaze yikama islemi sahihtir, fakat yikayicilar günahkâr olmus olurlar.

Yikanmiyacak sekilde dagilmis bir cesed, üzerine su dökmek veya akitmak suretiyle yikanir.

Cenazeyi yikayan kimsenin abdest veya gusül almasi müstehabtir. Cünüp, hayizli veya gayr-i müslim birinin cenaze yikamasi câiz ise de mekruhtur.

Ölüde müsahede edilen güzel halleri (nuranî çehre, güzel koku gibi) anlatmak; kötü koku, abus çehre gibi kötü halleri ise, kimseye bahsetmemek müstehaptir. Hadîs-i serîf'te de:

"Ölülerinizi hayirla, iyi ve güzel halleri ile yâdediniz" buyurulmustur.

Diger bir hadîs-i serîfte de:

"Ölü hakkinda hayir konusun. Çünkü melekler ölü sahibinin ölüsü hakkinda yapacagi duasina âmin derler..." buyurulmustur.

Ancak hayatta iken insanlari kötülüge, Allah'a isyana tesvik eden kimselerin cenazesinde görülecek çirkinlikleri, ibret için anlatmakta bir beis yoktur.

Ölüyü meccanen yikamakta, fazilet ve sevab vardir. Ölüyü kendisine en yakin olan kimse veya müttaki ve emanet sâhibi bir zat yikamalidir.

Cenazelerin Kefenlenmesi (Tekfîn)

Ölüler yikandiktan sonra, kefen denen bezle sarilarak bütün vücutlari örtülür.

Ölünün kefen masraflari, geride biraktigi malindan harcanir. Geride mali yoksa, ölünün en yakin veresesi tarafindan karsilanir.

Zevce ölürse, geride mal da biraksa kefen masraflarini kocasi karsilar. Imam-i Muhammed'e göre ise, kadin mal birakirsa, masraflar o maldan karsilanir. Imam Sâfiî de o görüstedir. Koca öldügü takdirde ise, kefen masraflarini karisi zengin bile olsa karsilamak mecburiyetinde degildir.

Ölünün masraflarini karsilayacak kimsesi yoksa, devlet öder. Müslümanlarin kendi aralarinda para toplayip bu masraflari karsilamalari, daha güzel ve Islâm kardesligine daha uygundur.

Kefenin beyaz pamuk bezinden olmasi efdaldir. Nitekim mûtad olan patiskadan yapilmasidir. Kefenin yenisi ile yikanmisi birdir.

Hayatta iken giyilmesi mübah olmayan bir seyden kefen yapilamaz. Bu yüzden erkekler ipek kumas ile kefenlenemez.

Cenaze Namazi

Cenaze üzerine namaz kilmak farz-i kifâyedir. Ister bir kisi kilsin, isterse bir cemaat, farz yerine getirilmis olur. Yalniz imamin kilmasi bile kifayet eder. Ancak ölünün cemaati ne kadar çok olur ise, ölünün o nisbette magfirete ve rahmete nail olacagi da hadîslerde belirtilmistir.

"Herhangi bir ölünün üzerine mü'minlerden 100 kisiye yakin bir cemaat namaz kilar da hepsi onun magfiretine dua ederse onun için yaptiklari dua makbûl olur."

Diger bir rivayette, 40 kisi denilmistir.

Namazi kilinmadan gömülmüs olduklari anlasilanlarin namazlari, kabirleri basinda kilinir.

Ana-babasini öldüren evlâdin, yol kesen eskiyanin, Islâm devletine bas kaldiran isyancilarin ise, cenaze namazlari kilinmaz.

Diger namazlarda sart olan necasetten ve hadesten temizlik, kibleye yönelmek, avret yerlerini örtmek ve niyet etmek; cenaze namazi için de sarttir. Bundan baska su sartlar da lâzimdir:

1 - Ölünün Müslüman olmasi.

2 - Yere konmus olmasi, vasita üzerinde olmamasi.

3 - Ölünün mevcut olmasi. Gâib üzerine namaz kilmak Hanefî mezhebinde câiz degildir.

4 - Cenazenin önde olmasi, arkada kalmamasi...

Diger namazlari bozan hususlar, cenaze namazini da bozar. Yalniz cenaze namazinda kadinla erkeklerin ayni safta bulunmasi ile namaz bozulmaz.

Namazi kildiran imam, kadin veya erkek cenazelerin gögüs hizasinda durur. Cenaze de, sag yani kibleye gelecek sekilde önde bulundurulur.

Cenaze Namazi Nasil Kilinir?

Cenaze namazi niyet ve 4 tekbir ile kilinir. Niyet etmeksizin veya tekbirlerden birini getirmeksizin kilinacak namaz sahih olmaz. Niyet aslinda kalben yapilir, dil ile de söylenilmesi sünnettir.

Niyette, ölünün erkek veya kadin veya sabî (çocuk) oldugu belirtilir. Imam olan zat, "Allah rizasi çin, hâzir olan cenaze namazini kilmaya ve cenaze için dua etmeye" diye niyet ederek namaza baslar. Imamete niyet lâzim gelmez. Cemaat da ayni sekilde niyet eder, ayrica, "uydum imama" derler. Yalnizca "uydum imama" denilmesi de yeterlidir.

Cenaze namazinin rükünleri, kiyâm ile tekbirdir. Kur'an okumak (kirâet), rükû' ve secdeler yoktur.

Namaz su sekilde kilinir:

Iftitah tekbiri alinarak eller baglanir. Ve Sübhâneke okunur. Sübhâneke'de,

"Ve teâlâ ceddük" kelimesinden sonra,

"Ve celle senâük" ilâvesi yapilir. Sonra eller kaldirilmaksizin, bas göz isâreti yapilmaksizin, ikinci bir tekbir alinarak Allahümme salli ve bârikler okunur. Sonra üçüncü bir tekbir alinir ve hem ölü için, hem de bütün Müslümanlar için duâ edilir. Burada muayyen bir dua yoktur. "Allahümme'gfirlî ve li'l-meyyiti ve li-sâiri'l-mü'minîne ve'l-mü'minât..." veya:

"Rabbenâ âtinâ fi'd-dünyâ haseneten ve fi'l-âhireti haseneten ve kinâ azâbe'n-nâr birahmetike yâ erhame'r-râhimîn" dualari yapilabilir. Yahut daha baska herhangi bir dua da olabilir. Bilmeyenler, dua niyetine Fâtiha sûresini bile okuyabilirler.

Su duayi okumak ise sünnettir:

"Allahümme'gfir li-hayyinâ ve meyyitinâ ve sâhidinâ ve gâibinâ ve zekerinâ ve ünsânâ ve sagîrinâ ve kebîrinâ...

Allahümme, men ahyeytehu minna fe-ehyihî ale'l-islâm ve men teveffeytehu minnâ fe-teveffehu ale'l-îman ve hussa hâze'l-meyyite bir-ravhi ve'r-râhati ve'l-magfireti ve'r-ridvân...

Allahümme in kâne muhsinen fe-zid fî ihsânihî ve in kâne müsîen fe-tecâvez anhü ve lakkihi'l-emme ve'l-büsrâ ve'l-kerâmete ve'z-zülfâ bi-rahmetike yâ erhame'r-râhimîn..." (*).

"Allahim, bizim dirilerimizi, ölülerimizi, hâzir ve gâib olanlarimizi, erkeklerimizi, kadinlarimizi, küçük ve büyüklerimizi afv ü magfiret buyur!

Ya Ilâhî bizden yasattiklarini Islâm üzere yasat, öldürdüklerini ise îman üzere öldür... Bilhassa, bu (hâzir olan) ölüyü kolayliga, rahata, magfirete ve rizana erdir!

Yâ Rabbi, eger bu ölü muhsin ise, ihsanini artir. Ve eger yaramaz biri ise afvet, kendisine emniyet, besaret, keramet ve kurbiyet nasîb eyle, ey erhamerrâhimîn!.."

Ölü eger erkek çocuk cenazesi ise, ve men teveffeytehû minnâ fe-teveffehû ale'l-îman cümlesinden sonra, su sekilde dua edilir:

Allahümme'c'alhü lenâ feratan, Allahümme'c'alhü lenâ ecran ve zührâ... Allahümme'c'alhü lenâ sâfian müseffeâ...

"Ilâhî, onu bize takdim edilmis bir ecir kil, yâ Rabbi onu bize bir sevab, bir zâhire kil, onu bizlere sefaatçi ve sefaati kabûl edilmis kil..." (*).

Sonra dördüncü tekbir alinir ve saga ve sola selâm verilir. Dördüncü tekbirden sonra namaz tamamlandigindan, eller saliverilir. Tekbirden baska olan dualar gizli okunur.

Cenaze namazinda Kur'an okumak câiz degildir. Ancak dua niyetiyle bâzi âyetler okunabilir.

Baslangiç tekbirinde imama yetisemeyen kimse, sonraki tekbiri bekler ve onunla namaza girer. Cenaze musalladan kaldirilmadan da tekbiri dörde tamamlar.

Zaruret olmadikça cami içinde cenaze namazini kilmakta kerahet vardir. Yagmur veya müsait yer olmamasi sebebiyle camilerde kilinmasinda ise, bir mahzur ve kerahet yoktur.

Cenaze namazinda selâm vermek vâcibtir. Okunan dualar ise sünnettir.

Cenaze namazi kilacaklarin üç saf olmasi menduptur.

Cenaze üzerine bir defa namaz kilinir. Tekrar edilmesinde kerahet vardir.

Müteaddid cenazelerin her birine ayri ayri namaz kilmak evlâdir. Hepsine bir namaz kilmak da sahihdir.

Ölünün alnina veya sargisina veya kefenine ahidnâme, yani, kendisinin îman üzerine, ahd-i ezelî üzerine sâbit bulunmus olduguna dair bâzi mukaddes kelimeler yazilmasi hâlinde, Allah'in magfiretine nail olacagi umulur denmistir. Fakat bu mübarek kelimelerin, meselâ kelime-i tevhidin, kabir içinde kalip bilâhare çignenmesi veya cenazeden akacak mayilerle kirlenmesi mümkündür. Bu cihetle böyle bir seyler yazmak mahzurdan uzak degildir.

Ölünün yikanmasindan sonra ve kefenlenmesinden önce alnina mürekkeple degil, sehadet parmagi ile bismillâh; gögsü üzerine de lâ ilâhe illâllah yazilmasi daha muvafik görülmüstür.

Cenazeyi Tasimak

Cenazeyi mezara kadar tasimak (tesyi' etmek) de sünnettir. Hattâ, ölü, akrabadan, komsulardan veya salih kimselerden biri ise, tesyi' etmek nâfile ibadetten efdaldir.

Hazirlanmis cenazeleri bir an evvel defnetmek gerekir. Hattâ Cuma sabahi hazirlanan cenazenin, cemaat çok olsun diye Cuma namazi sonrasina te'hiri bile mekruh görülmüstür.

Cenazeleri omuzlar üzerine yüklenerek kabirlerine kadar tasimak, onlarin haklarinda gösterilen en büyük hürmet ve tâzim nisânesidir. Böyle bir hareket, insaniyetin seref ve kadrine riayeti tazammun etmektedir.

Cenaze 4 kisi tarafindan tasinmalidir. Zaruret olmadikça sadece iki kisinin tasimasi mekruhtur. Sirtta da tasimasi mekruhtur. Cenazeyi omuzda tasimak gerekir. Küçük çocuklarin cenazesini ise, iki kisi, kollar arasinda tasir.

Kabristan uzakta ise, cenazenin arabada tasinmasinda beis yoktur.

Cenazeyi tâkib edenler, arkada yürürler. Cemaatin bir kisminin önde yürümesi câiz ise de, cemaatin bütününün birden önde gitmesi câiz olmaz. Cenazenin saginda solunda degil, arkasinda yürüyüp onu kabre kadar götürmekte, büyük sevab ve fazilet vardir.

Cenaze tasinirken veya henüz evde bulunurken feryâd edip aglamak, çirpinmak, dögünmek ve yaka paça yirtmak gibi asiri hareketler mekruhtur. Bunlarin ölüye zarari yoksa da, eger ölü böyle yapilmasini vasiyet etmisse bu halden eziyet ve azab duyar. Sessizce aglamakta ise, bir beis yoktur. Her hâl ü kârda sabretmek, metîn davranmak, sevabli ve faziletlidir.

Kadinlarin cenaze için çikip onu tâkibetmeleri câiz degildir.

Cenaze geçerken ayaga kalkip tâzimde bulunmaya gerek yoktur. Bu Islâmî bir âdet degildir. Bunun yerine ölüye dua edilmesi daha uygundur.

Cenazeyi tesyi' edenler, dünyevî kelâm konusmazlar, sesli olarak zikir ve tesbih etmezler. Ölümü tefekkür eder, hazînâne bir vaziyet alirlar. Içinden tesbih ve dualarda bulunmak ise câizdir.

Cenazeyi para karsiligi tasitmak da câizdir.

Cenazelerin Kabre Konmasi

Cenazeyi gündüz gömmek müstehaptir.

Cenaze kabrin yanina getirilip yere konmadan cemaatin oturmasi mekruhtur.

Cenaze kabre konulacagi zaman, bir-iki kimse kabre inerek, kabrin kible tarafindan cenazeyi tabuttan oldugu gibi alirlar. Kibleye dogru kabre indirip sag tarafi üzerine yatirirlar. Yatirirken, bismillâhi ve billâhi ve alâ milleti resûlillâhi derler.

Kefen bas ve ayak tarafindan baglanmissa, çözerler. Kadini kabre kendi mahremi indirmesi evlâdir. Bundan sonra kabir toprakla örtülmeye baslanir. Bu arada Kur'an'i güzel okuyan birisi tarafindan Yâsîn, Tebâreke, Ihlâs, Muavvizeteyn ve Fâtiha sûreleri okunup ölünün ve Ehl-i îmanin ruhlarina hediye edilir.

Cemaatin hemen dagilmasi uygun degildir. Bir müddet durup ölmüs olan mü'minin ruhunun mezardaki yerine ünsiyet etmesi, suâl meleklerinin suâllerine kolayca cevab vermesi için dualar edilmesi güzeldir.

Resûlüllah Efendimiz bir cenazenin defnini müteâkip hemen dönmez, bir müddet kabrin basinda durur ve cemaata hitâben:

"Kardesiniz için Allah'tan magfiret isteyiniz ve kendisine temkin ihsân etmesini dileyiniz. O simdi suâl görecektir" buyururlardi.

Cenazeyi tasimak ve kabri kazmak için ücretle adam istihdam etmek câizdir.

Bir kimsenin "beni filân  zat yikasin veya cenaze namazimi kildirsin veya kabre koysun" diye yapmis oldugu vasiyetine uyulmasi mecburiyeti yoktur. Varisler bu vasiyete razi olurlarsa, o takdirde uyulma mecburiyeti hâsil olur.

Cenazeyi kabre koyarken hâzir bulunanlarin kabre üçer kürek toprak atmalari müstehabtir.

Telkin

Kabre konulan ve mükellefiyet çagina da erismis olan bir Islâm cenazesi hakkinda telkin verilmesi mesrû görülmüstür. Bu telkin verme isi su sekilde yapilir:

Cenazenin kabre defnedilmesini müteâkip salih bir kimse (veya vazifeli sahis) kalkip ölünün yüzü karsisinda durur ona hitaben, ismiyle üç kere hitap eder. Bu hitaplar, o sahsi anasina nisbet ederek yapilir. Meselâ ölen sahsin ismi Osman, annesinin de Fatma ise, "Ya Osman ibni Fatima" diye üç kere hitabedilir. Bu hitaptan sonra da, su sekilde telkin verilir:

Üzküri'l-ahde'llezî haracte aleyhi mine'd-dünyâ, sehâdete en lâ ilâhe illâllahü vahdehû lâ serîke leh ve enne Muhammeden abdühû ve resûlühû ve enne's-sâate âtiyetün lâ raybe fîha ve enne'llahe yeb'asü men fi'l-kubûr... Kul (kulî) radîtü billâhi rabben ve bi'l-islâmi dînen ve bi-Muhammedin sallâllahü aleyhi ve selleme nebiyyen ve bi'l-Kur'âni imâmen ve bi'l-Kâ'beti kibleten ve bi'l-müslimîne ihvânen... Rabbiyellahü lâ ilâhe illâ hû ve hüve rabbü'l-arsi'l-azîm... (*).

"Ey ................. oglu ................. !

Üzerinde dünyadan ayrildigin ahdi: Allah'tan baska ilâh olmadigina ve serîki bulunmadigina ve Muhammed'in O'nun kulu ve Resûlü olduguna, kiyâmetin gelecegine, bunda sübhe olmadigina, Allah Teâlâ'nin kabirlerde bulunanlari muhakkak diriltip mahser yerinde toplayacagina sâhidlik etmeyi hatirla ve de ki: Allah Teâlâ'nin Rububiyetine, Islâmin din olusuna, Muhammed'in (asm) nübüvvetine, Kur'an'in imam, Kâ'be'nin kible ve mü'minlerin kardesler olusuna razi oldum... Rabbim Allah'tir, O'ndan baska ilâh yoktur ve büyük ars'in sâhibidir."

Bu telkinden sonra üç kere su cümle tekrar edilir:

Ya ....... ibni ........ kul (kulî) lâ ilâhe illâllah...

Bundan sonra, üç kere de söyle denilir:

"Kul (kulî) rabbiye'llah ve dîniye'l-islâm ve nebiyyî Muhammedün aleyhi's-salâtü ve's-selâm... Rabbi lâ tezerhü (tezerhâ) ferden ve ente hayrü'l-vârisîn..."

"Ey .............! De ki: Allah'tan baska ilâh yoktur. De ki: Rabbim Allah, Dînim Islâm, Peygamberim Muhammed'dir (asm). Yâ Rabbi, bu ölüyü yalniz birakma, sen vârislerin hayirlisisin..."

Umulur ki bu telkinler vesilesiyle, Allah Teâlâ o ölüye magfiret eder. Kabir suâllerine kolayca cevab vermesini saglar.

CENAZE ILE ILGILI BAZI MES'ELELER

   Tabutla Def'in Câiz midir?

Kabrin zemini rutubetli veya yumusak oldugu takdirde, cenaze tabut ile defnedilebilir. Hattâ bu halde, tabutun mermerden, demirden yapilmis olmasi da câizdir. Fakat böyle bir durum söz konusu degilse tabutla defin mekruhtur.

Bâzi fukahaya göre, yer yumusak ve rutubetli olmasa bile kadinlarin tabut ile defnedilmeleri müstahsendir.

   Ölmeden Önce Kabir Kazdirip Hazirlamak Câiz midir?

Bir kimsenin kendisi için kabir kazdirip hazirlamasini bâzi fakîhler mekruh görmüstür. Çünkü hiçbir kimse, kendisinin nerede ölecegini bilemez. Fakat kefen hazirlamakta kerahet yoktur. Zira kefene mutlak mânada ihtiyaç vardir.

Hz. Ebu Bekir, kendisine kabir kazdirip hazirlamak isteyen kimseye "nefsin için kabir hazirlama, kabir için nefsini hazirla..." buyurmustur.

Bununla beraber, ölmeden önce kendine kabir hazirlamayi câiz görenler de vardir. Nitekim ilk müceddid Ömer ibn-i Abdül'aziz'in ölmeden önce kendine kabir hazirlattigi kaydedilir.

Ölmeden önce kabir kizdirmak düsüncesinin temelinde, "ölmeden önce ölünüz" hadîs-i serîfinin îkazi vardir. Ancak hadîste ifâde edilen ölmeden önce ölmek; kendine kabir hazirlayip ölmüs rolü yapmak degildir. Belki günah cihetinde ölmek, ölen insan günah islemedigi gibi günah islemeden yasamayi esas almaktir. Böyle bir kimse, "ölmeden önce ölünüz" emrinin sirrina mazhar olmus olur.

   Islâm'da Mezar Yaptirmanin Hükmü Nedir?

Mezarlari yaptirmakta Islâmî yönden bir mahzur yoktur. Mezarin basina tas da dikilebilir. Çevresine duvar örüp yükseltilmesinde hiçbir mahzur söz konusu olmaz. Yeter ki mezarin üzerindeki topraklar örtülmesin, üzerine beton ve tas koyarak, yesillik bitmez hâle getirilmesin. Esas olan, mezarin üzerindeki topragin açik kalmasi, yesillik bitmeye müsait halde bulunmasidir. Topragin üstü örtülmemek sartiyla mezarin etrafina tas dikilerek kaybolmasinin önlenmesi câizdir.

Ancak mezarlara, kaybolmasini önlemek düsüncelerinin disinda bir niyetle, büyük masraflara girip kubbeler yapmak, en pahali tas ve san'atkârlari getirip binalar insa etmek, israftan, abes ve lüzumsuzluktan baska bir sey degildir.

Mezarlarda israf ve gösteris caiz olmaz.

Ayrica mezarlara âyetler ve hadîsler yazip siirler naksetmek de faydasizdir. Bunlarin merhuma hiçbir menfaati yoktur.

   Insan Nerede Gömülmeli?

Ölen bir kimsenin, mutlaka dogup büyüdügü yerde gömülmesi gerekir, diye bir kaide yoktur. Bil'akis ölmüs oldugu beldede gömülmesi müstehabtir.

Âise Validemizin kardesi Abdurrahman Medine'ye 20 mil mesafede vefat etmisken alinip Medine'ye getirilmis, orada defnedilmisti. Âise Validemiz buna lüzum olmadigini belirterek:

- Ey kardesim, bilseydim seni buraya getirmez, vefat ettigin yerde defnini saglardim, demistir.

Peygamber Efendimiz de Uhud sehidlerini Uhud'da defnetmis, onlari Medine mezarligina getirtmemistir.

Bununla beraber, cesedin kokma tehlikesi yoksa, cenazenin ölmüs oldugu yerden baska bir yere, gömülmeden önce tasinip götürülmesinde ve baska bir memlekete gömülmesinde de bir beis yoktur. Fakat gömüldükten sonra çikarilip baska tarafa götürülmesi câiz olmaz, haramdir. Ancak gömülen yer bir sahsin mülkü olur da o sahis gömülmesine razi olmazsa, o takdirde nakil câiz olur.

Bu gibi nakillerde cenazeyi yikama ve namazini kilma isi, defnin yapilacagi yerde olmalidir. Böylelikle, ölüden akacak bir mayi ile abdesti bozulmadan defni saglanmis olur.

   Bir Mezara Birden Fazla Ölü Gömülebilir mi?

Bir mezara bir kisiden fazla kimse gömülmez. Ancak zaruret hâlinde, aralarina toprak konularak birden fazla kimseler de ayni mezara defnedilebilir.

Zamanla cenaze çürür, toprak olursa, o takdirde de o mezara baska biri gömülebilir.

   Mezarlara Çiçek ve Çelenk Koymanin Hükmü Nedir?

Mezarin üstüne çiçek ve çelenk konulmasi Islâmî bir âdet degildir. Hiristiyan âdetidir. Onun yerine ölünün namina fakirlere tasadduklarda bulunmak, hem ölü, hem de fakirler hesabina daha faydali ve sevabli bir âdettir.

   Mezarlara Esya Konulur mu?

Hayir, konulmaz.

  Cenaze Namazi Kilinmayan Kimseler Var midir?

Bâzi büyük günahlari isleyen kimselerin cenazeleri yikanmadigi gibi, cenaze namazlari da kilinmaz. Bunlarin cenazelerinin yikanmayip namazlarinin kilinmamasi, imandan çiktiklari, Islâmdan mahrum kaldiklari için degildir. Belki böyle büyük bir mahrumiyete müstehak olacak büyük bir günah islediklerinin nazara verilmesi, böyle günahlara girilmemesinin ikaz ve tenbihi içindir. Ayni zamanda da isledigi o büyük günah ve hatânin dünyevî bir cezasi olsun diyedir.

Cenaze namazlari kilinmayan bu büyük günah sâhipleri sunlardir:

1 - Kâtiü't-tarîklar: Yani, yol kesip adam soyan eskiyalar, mesken ve is yeri basip soygun yapan anarsistler...

Bunlar, Islâm'in hiçbir zaman müsaade ve müsâmaha etmedigi gasp suçu islemis, âmmenin huzur ve yasama hakkini gasbetmis kimselerdir. Sayet bu eskiyalik ve anarsistlikten vazgeçip tevbe - istigfar etmezlerse, namazlari kilinmadan defnedilirler.

2 - Ana-babasini öldüren nankör evlâdlar: Ana-babasinin kendisi için katlandigi fedakârlik ve yaptigi hizmetlere karsilik onlari kasden ve zulmen öldürmekle mukabele eden nankör evlâd da, cenaze namazi kilinmadan defnedilir, ayrica da öldürmüs oldugu ana veya babasinin mirasindan da mahrum birakilir.

3 - Bogmak suretiyle birden fazla adam öldürenler: Bunlarin da cenaze namazi kilinmaz. Zira haksiz yere bogmak suretiyle adam öldürmek, hunharlik ve vahsetin en dehsetlisidir.

4 - Mesrû' Islâm Devletine haksiz yere bas kaldirip isyan edenler: Bunlar devlet otoritesini yikarak âsâyisi bozmak ve idareyi Islâm'dan uzaklastirmak için isyana basliyan âsîlerdir.

Hattâ böyle âsilerle, yol kesip baskin yapan eskiya ve anarsistler, eger çarpisma esnasinda öldürülürlerse, cenazeleri yikanmaz da. Bu iki kismin cenazesi yikanmadan açilan mezara itilir, ibret olsun diye cenaze namazi kilinmadigi gibi, yikanmasi da terkedilir.

Ancak bu saydiklarimizin hepsi de tevbe - istigfar edip yaptiklarindan pisman olurlarsa, tevbeleri samimî sayilarak öldüklerinde namazlari kilinir, gerisi Allah'a havale edilir.

   Intihâr Eden Kimsenin Cenaze Namazi Kilinir mi?

Intihar, Islâm'in haram kildigi büyük günahlardan birisidir. Bir Müslümanin kendi kendisini öldürmesi, baska birisini öldürmesinden daha büyük bir cinayet ve günahtir. Bu sebeble âlimler, intihar edenin cenaze namazi kilinir mi, kilinmaz mi seklinde ihtilâfa bile düsmüslerdir. Bu ihtilâf, baskasini öldüren katil hakkinda yoktur. Katilin cenaze namazi kilinir.

Kalbinde îmanin zerresi olan bir kimse, böyle büyük bir günaha ve kötü akibete razi olmaz, kendini öldürmeye tesebbüs etmez.

Kalbinde îmanin zerresi olan bir kimse, büyük günah oldugunu pek çok hadîs-i serîflerinde haber vermistir. Bir hadîs-i serîf'te söyle buyurulur:

"Kendini bogarak öldüren kimse, Cehennem için bogmus olur. Kendini vuran kimse, Cehennem için vurmus olur."

Demek oluyor ki mü'min te'sirinde kaldigi dünyevî bir hâdisenin tazyikine tahammül edemeyip böyle büyük bir günahi islemeye tesebbüs etmemelidir. Zira mü'minin nazarinda dünyanin en büyük ve en kötü hâdisesi bile, âhiret mes'elesi yaninda büyük sayilmaz, korkutucu olmaz. Dünya nasil olsa fânidir, gelip geçicidir.

Bu gün dayanilmaz zannederek intihara insani zorlayan hâdiseler, bir müddet sonra aslinda hiç o derece üzülmeye degmedigi ortaya çikabilir, zamanla unutulur, yerine yeni mes'eleler zuhur eder.

Sabrin, musibetin geldigi ilk anda gösterilmesinin hikmeti de buradadir.

Imanli insanlar böyle fâni ve muvakkat seyleri, geçmeyecek elem ve keder sanarak onlarin altinda ezilmezler. Bu da geçer yahu, diyerek sabir gösterirler, sabrin sevabini kazanmaya çalisirlar. Böylece o musibetli hâli haklarinda rahmete çevirirler.

Intihar edenin cenaze namazi kilinir. Çünkü ortada îmandan çikmak gibi bir durum yoktur. Sadece îman zâfiyetinden, hâdiselerin tazyikine dayanamama durumu vardir. Bu sebeble intihar edenin cenaze namazi kilinir. Ancak o müntehir, âhirette intihar cezasini çektikten sonra, Cennete girmeye hak kazanacaktir.

Intiharin büyük günah olusunun sebeblerinden biri de, insanin kendini öldürmeye selâhiyetli olmamasidir. Insan vücûdu, Allah'in binasidir. O binayi kim yapti ise, o yikacaktir. Insanin kendi vücuduna ve nefsine sâhip olmasi söz konusu degildir...