Namazimi Ogreniyorum
Resimli Namaz Kilmayi Ogreniyorum
Namaz Sureleri
Namaz Dualari
Namaz Rekatlari
Farzlari
Rukunleri
Vacipleri
Sunnetleri
Mustehaplari
Mekruhlari
ADABI
Vakitleri
Sabah
Öğle
İkindi
Akşam
Yatsı
Cuma
Bayram
Nafile Namazlar
Cenaze
Teravih
Tesbih
Evvabin
istihare
Teheccüd
Secde çesitleri
Kaza Namazi
Yolcu Namazi Seferilik
Mudrik Lahik Mesbuk
Namazin Esrari
Namazlara Niyet
Namaz Ve Sagligimiz
Kutuplarda Namaz
Namazi Bozan Seyler
Namazin ustunlukleri
Namaz Kilmamanin Cezasi
iskat ve Devir
imamlik ve Cemaat
Mini Sozluk
çocuklar için
Dini Sorular Sorun
çocugunuza Nasihat edin
çocugun Edebi



Anasayfa
HafizEfendi.Com

NAMAZIN RUKUNLERI ICINDEN OLAN SARTLARINI OGRENIYORUM


 

Namazin rükünleri, yani, içindeki farzlari sunlardir:

1 - Iftitah tekbiri,

2 - Kiyam,

3 - Kirâet,

4 - Rükû',

5 - Sücûd,

6 - Ka'de-i âhire.

Iftitah Tekbîri Neye Denir?

Namaza tekbir ile, yani Allâhü Ekber denilerek baslanir. Bu sebeble bu tekbire iftitah (yani namaza baslama) tekbîri denir. Bu tekbire Tahrime de denir.

* Tahrime, bir sey'i haram kilmaya denir. Namaza Allâhü Ekber sözüyle baslandigi ve bundan sonra namazdan çikana kadar yeme, içme, dünyevî konusma ve çalismalar haram oldugu için, iftitah tekbirine bu isim verilmistir.

* Hanefîlerin çoguna göre, iftitah tekbiri, namazin bir rüknü degil, bir sartidir ve namazin disindadir. Ancak namazin rükünlerine iyice bitisik olmasi sebebiyle, rükün kabul edilmesi daha uygun bulunmustur.

Diger üç mezheb imamlari da iftitah tekbîrini rükün kabûl ederler.

* Tekbir sözü Allâhü Ekber'dir. Bununla beraber, ta'zim ifade eden su sözlerle de namaza baslamak mümkündür.

Allahü'l-azîm Tebârekâllah, Elhamdülillâh, Lâ ilâhe illâllah, Allahümme, Allah...

Bismillâh, Estagfirullah, Eûzü billâh, Innâ lillâh, v.s. gibi ifadelerle ise namaza baslanilmaz. Çünkü bu ifadelerde ta'zim mânâsi yoktur. Bunlar birer duâ kelimesidir.

* Imama uymak üzere alinan iftitah tekbîrinin ayakta olmasi, egilmeden alinmasi sarttir.

* Imama uyacak kimse, tekbîrini imamdan önce almamalidir. Imamin tekbîrine yakin veya onu tâkib ederek tekbir alinmalidir. Imamdan önce alinan tekbirle imama uyulmus olmaz.

* Niyet ile iftitah tekbîri arasi yemek, içmek, konusmak gibi namaza yabanci seylerle ayrilmaz. Niyetten hemen sonra Allâhü Ekber denilerek namaza durulur.

Kiyâm Nedir?

Namazda ayakta durmak demektir. Farz ve vâcib namazlarda ayakta durmak farzdir.

* Özür olmaksizin yalnizca bir ayak üzerinde durmak mekruhtur. Fakat böyle kilinan bir namazi iade etmek de gerekmez.

* Bir özür olmadikça, farz namazlar hayvan üstünde kilinmaz. Yürümekte olan bir araba da, yürümekte olan bir hayvan hükmündedir. Binaenaleyh zaruret bulunmadikça, farz ve vâcib namazlar, hareket hâlindeki araba içinde kilinmazlar.

* Hareket hâlindeki bir gemi içinde, bütün namazlar oturarak kilinabilir. Fakat ayakta kilinmasi efdaldir.

* Uçus hâlindeki bir yolcu uçagi da, hareket hâlindeki gemi mesâbesindedir.

* Ayakta durmaya mâni ciddî bir özür ve hastaligi olan kimse, namazi oturarak kilabilir. Bir müddet ayakta durmaya gücü yeten kimse, o miktar ayakta durmali, sonra oturmalidir. Hattâ sadece iftitah tekbîrini ayakta almaya iktidari olan, tekbîri ayakta alir ve sonra oturur.

* Sünnet ve müstehab namazlari, bir özür olsun olmasin oturarak kilmak câizdir. (Efdal olan ise ayakta kilmaktir). Bundan sadece sabahin sünneti müstesnadir. Teravih namazi da, sabahin sünneti gibi, bir özür olmaksizin oturarak kilinmaz.

* Bir kimse ayakta basladigi nâfile namazi oturarak; oturarak basladigi nâfileyi de sonradan kalkarak ayakta tamamlayabilir.

Kirâet Nedir?

Namazda, kiyam hâlinde, yani, ayakta iken Kur'an-i Kerîm'den bir veya birden fazla âyet okumaktir.

* Namazda en az bir âyet miktari Kur'an okumak farzdir. Ancak âyet iki veya daha çok kelimeli olmalidir. Tek kelimeli âyetle namaz sahih olmaz. (Fâtiha sûresini ve en az 3 âyet okumak ise, vâcibdir).

* Bir âyet-i celîleden baskasini okumaga gücü yetmeyen kimse o âyet-i kerîmeyi Imam-i A'zam'a göre bir kere okur. Bir rek'atta üç kere tekrar etmez. Imameyn'e göre ise tekrarlar. Fakat üç âyet bilen kimsenin ayni âyeti 3 kere tekrar etmesi, Imameyn'e göre de câiz olmaz.

Âyete'l-Kürsî gibi uzun bir âyetin bir kismini bir rek'atta, diger kismini da diger rek'atta okumak, sahih olan görüse göre câizdir.

Fakat yapmamak daha efdaldir.

  Kirâet Nasil Yapilmalidir?

Okunan Kur'an, namaz kilanin kendisi isitecek derecede hafif bir sesle telâffuz edilerek okunmalidir. Buna hafî kirâet denir. Tamamen kalbden geçirilerek yapilan bir okuma ise, kirâet sayilmaz. Böyle bir okuyusla kilinan namaz sahih olmaz.

Imama uyan kimseden kirâet sâkit olur. Yani o kimse Kur'an okumadan imami dinler, imam gizli okuyorsa, sükût edip bekler.

* Sâfiîlerce imama uyan kimseden kirâet sâkit olmaz. Onlar, imam namazi gerek cehrî, gerekse hafî kirâetle kildirsin, Fâtiha'yi okurlar. Rek'ati kaçirma korkusu bundan istisnadir. Mâlikîler ve Hanbelîler ise, yalniz hafî namazlarda imama uyan kimsenin okumasini gerekli görürler.

* Kur'an'dan namaz câiz olacak kadarini ezberlemek, her müslümana farz-i ayndir. Fâtiha ve bir sûre hifzi vâcib, tüm Kur'an'in ezberlenmesi ise, farz-i kifâyedir.

* Farz namazlarin sadece ilk iki rek'atinda kirâet farzdir. Üç ve dördüncü rek'atlarda kirâet farz degildir. Nâfileler ile vitrin ise, her rek'atinda kirâet yapilir.

Rükû' Ne Demektir?

Avuç içlerini diz kapaklarina yapistiracak sekilde iki büklüm olmak demektir.

* Yapilisi Nasildir?

Rükû'un en alt derecesi, elleri dizlere yapistiracak sekilde egilmektir. Sünnete uygun rükû' ise söyle yapilir:

Vücudun yukari kismi, bas dik olarak yere paralel sekilde öne dogru egilir. Ayaklar kirilmaksizin dik tutularak eller de dizlere konur ve parmaklarla kavranir. Bu arada bas ile arka düz halde bulunmalidir.

Hanimlarin tam rükû'a varmalari gerekmez. Rükû'a yakin bir sekilde egilmeleri kâfidir.

Oturarak namaz kilan kimse ise, rükû' ederken, alni dizlere paralel olacak kadar sirtini eger.

Sirtlari yere paralel sekilde kanbur kimselerin ise, sadece baslarini egmeleri kâfidir.

* Imama rükû'da iken yetisip tekbir alarak rükû'a varan kimse, o rek'ati imam ile kilmis sayilir. Fakat imam rükû'da iken tekbir alip da imam rükû'dan kalkarken rükû'a giden kimse ise, o rek'ata yetismis sayilmaz. Namazin sonunda o rek'ati yalniz basina kilar.

* Imama rükû'da yetisen kimse, iki tekbir getirmek zorunda degildir. Allâhü Ekber diyerek namaza girer ve hemen rükû'a egilir. Bu tekbir ile hem iftitah, hem de rükû' tekbirini almis olur.

Sücûd Ne Demektir?

Burnu, alni, elleri, dizleri ve ayaklari yere koymak ve dokundurmak suretiyle secde etmek demektir. Secde, lügatte bas egmek, tevazu' göstermek demektir. Her rek'atte iki kere secde etmek farzdir.

* Secde ve rükû' hâlinde durmanin en az miktari, üçer kere tesbih okunacak miktardir. Ortasi 5, ekmeli 7'ser tesbih okuyacak kadar durmaktir.

* Tek basina namaz kilan, daha fazla tesbihte bulunabilir. Fakat imam olan zat, cemaatin rizasi bulunmadan 3'ten fazla tesbihte bulunamaz. Cemaati usandirmak câiz degildir.

Rükû'daki tesbih:

Sübhâne Rabbiye'l-Azîm'dir.

Secdedeki tesbih de:

Sübhâne Rabbiye'l-A'lâ'dir.

  Yapilisi Nasildir?

Rükû'dan kalktiktan sonra secdeye giden kimse, alinla beraber burnunu da yere koyar. Özür olmaksizin sadece alni yere koyup burnu koymamak câiz olmaz. Bu sekilde yapilan secde sahih degildir. Yanak ve çeneleri yere koymakla secde olmaz.

Secde hâlindeyken ayrica eller ile dizler de yere konur. Bu sünnettir. Imam-i Sâfiî, Ahmed bin Hanbel ve Imam-i Züfer'e göre ise, farzdir.

Iki ayagin veya bir ayagin parmaklari yere konmadikça secde câiz olmaz.

Peygamber Efendimiz:

"Ben yedi kemik üzerine secde etmekle emrolundum: Alin, iki el, iki diz ve iki ayagin parmak uçlari üzerine" buyurmuslardir.

Yalniz bir el ile bir dizi yere koymak, ayak parmaklarindan sadece bir kismini degdirmek kerahetle câizdir. Alni yere koyarken iki ayagi birden geriden kaldirmak ise, câiz degildir, secdeye mâni olur.

   Nereye Secde Edilir?

Secde yer üzerine veya yere bitisik bir sey üzerine yapilir. Secdede alin, yerin veya yer hükmünde olan sey'in katiligini hissedecektir. Buna binaen, ot, saman, yün, pamuk, kar gibi yumusak seyler üzerine secde yapan kimse, yüzü bu maddeler içinde kaybolup da yerin sertligini hissetmezse secdesi sahih olmaz.

Yerin sicak olusu veya temiz olmayisi gibi bir özürden dolayi avuç içlerine, elbisenin bir tarafina secde edilmesi sahihtir.

Secde edilen kisim, ayni zamanda ayak koyulan yerden bir karistan fazla yüksekte olmamalidir.

Ancak kalabalik veya baska bir özre binaen, kendi dizleri üstüne veya öndekinin sirtina da secde yapilabilir.

  Secdenin Mânâ ve Ehemmiyeti Nedir?

Secde, namazin en mühim rüknüdür.

Secde, Allah Teâlâ'ya gösterilen ta'zimin en üst noktasidir. Namazda kiyâm ve rükû' mertebelerinden geçerek gittikçe artan mahviyet ve hürmet, secde ile son dereceye varir.

Secde, her türlü yabanci duygulardan uzak, mutlak bir teslimiyet ve sâf bir kullugun ifâdesidir.

Islâm ma'bedlerine secde edilecek yer demek olan mescid isminin verilmesi de secdenin önemini göstermektedir.

Secde kulun kullugunu tam mânasiyla duydugu ve bu duyguyu izhâr ettigi bir andir. Bu sebeble hadîs-i serîf'te:

"Kulun Allah'a en yakin oldugu an, secdedeki hâlidir" buyurulmustur.

Secde mü'minin Allah'a ilticâsinin en güzel seklidir. Benlikten kurtulup mâsivadan siyrilip Bâkî-i Hakikîye ulasmanin sirridir.

   Secdenin Ehemmiyetini Gösteren Bâzi Hadîs Meâlleri:

Hz. Peygamber'in (asm) âzadlisi Sevban Hazretleri, Resûl-i Ekrem Efendimize bir gün su suâli sorarlar:

- Yâ Resûlâllah, bana öyle bir amelden haber ver ki onu isledigimde Allah Teâlâ beni Cennetine koysun...

Resûlüllah Efendimiz ise, bu suâle cevaben söyle buyururlar:

"Çok secde etmeye bak. Her secdeden dolayi, Allah bir dereceni yükseltir, bir hatâni afveder..."

Bunu te'yid eder mâhiyette Hz. Râbia bin Kâ'b diyor ki:

"Ben zaman zaman Cenâb-i Peygamber ile beraber gecelerdim. Bir gece kendilerine abdest suyu ve bâzi ihtiyaçlarini hazirlayip getirdim. Memnun kaldilar ve:

- Benden isteyin! buyurdular.

- Cennette sizinle olmak isterim, dedim.

- Bundan baska iste, buyurdular.

- Hayir, istegim sadece budur, dedim.

Buyurdular ki:

- Öyleyse çok secde etmekle bana yardimci ol."

Ka'de-i Âhire Nedir?

Namazin son rek'atinda, secdelerden sonra oturmak demektir.

Namaz kilarken ikinci ve dördüncü rek'attan sonra oturmaya ka'de denir. Üç rek'atli olan aksam ve vitir namazlarinda ise, ikinci ve üçüncü rek'atlardan sonra oturulur. Ikinci rek'attan sonraki oturusa ka'de-i ûlâ (ilk oturus), üçüncü veya dördüncü rek'attan sonraki oturusa da ka'de-i âhire (son oturus) denir.

Ilk oturus vâcib, son oturus ise farzdir. Iki rek'atli namazlarda ise, ikinci rek'atin sonundaki oturma, son oturustur. Bunlarda ilk oturus yoktur.

   Ne Miktar Oturulur?

Oturusun farz olan miktari, tesehhüd miktari oturmaktir. Tesehhüd miktarindan kasid ise, namazin sonunda Tehiyyâti okuyacak kadarki müddettir.

   Oturus Sekli Nasildir?

Ilk veya son oturuslarda, sol ayak yan yatirilip üstüne oturulur. Sag ayak ise, parmaklari üzerine dikilerek, parmaklar kibleye dogru yöneltilir. Ellerin parmaklari tabiî sekilde uyluklar üzerine konur. Dizler tutulmaz. Vücud dik tutularak kucaga dogru bakilir.

Kadinlar ise, her iki ayagini da saga dogru yatirarak otururlar.

   Tahiyyât Nedir?

Tehiyyât, mi'rac gecesinde, Cenâb-i Hak ile, sevgili Habîbi, son Peygamberi Hz. Muhammed (asm) arasinda geçen konusmayi ifade eden; senâ, duâ, selâm ve sehâdet mânalarini içine alan bir cümledir. Sözleri ve kisaca meâli sudur:

Ettahiyyâtü lillâhi ve's-salâvâtü ve't-tayyibât. Esselâmü aleyke eyyühe'n-nebiyyü ve rahmetullahi ve berekâtüh. Esselâmü aleynâ ve alâ ibâdillâhi's-sâlihiyn. Eshedü en lâ ilâhe illâllah ve eshedü enne Muhammeden abdühû ve resûlüh.

"Mal, beden, lisan ile olan bütün ibâdetler Allah'a mahsustur. Ey Nebî! Allah'in rahmet ve bereketi üzerine olsun. Allah'in selâmi üzerimize ve sâlih kullarin üzerine olsun. Sehâdet ederim ki, Allah'dan baska ilâh yoktur. Ve yine sehâdet ederim ki, Muhammed (asm) Allah'in kulu ve Resûlüdür."