مُتَّكِئِينَ فِيهَا عَلَى الْأَرَائِكِ لَا يَرَوْنَ فِيهَا شَمْسًا وَلَا زَمْهَرِيرًا
Muttekiîne fîhâ alel erâik(erâiki), lâ yeravne fîhâ şemsen ve lâ zemherîrâ(zemherîren).
| Diyanet İşleri | : | Orada koltuklar üzerine kurulmuş olarak bulunurlar. Orada ne güneş (yakıcı sıcak) görürler, ne de dondurucu soğuk. | 
| Abdulbaki Gölpınarlı | : | Yaslanırlar orada tahtlara, orada ne güneş görürler, ne zemheri. | 
| Adem Uğur | : | Orada koltuklara kurulmuş olarak bulunurlar; ne yakıcı sıcak görülür orada, ne de dondurucu soğuk. | 
| Ali Bulaç | : | Orada tahtlar üzerinde yaslanıp dayanmışlardır. Orada ne (yakıcı) bir güneş ve ne de dondurucu bir soğuk görürler. | 
| Ali Fikri Yavuz | : | Orada koltuklar üzerine dayanmış bir haldedirler. Orada ne bir güneş (rahatsızlığı) görürler, ne de soğuk... | 
| Bekir Sadak | : | N/A | 
| Celal Yıldırım | : | Orada tahtlara ve kanepelere yaslanırlar, orada ne güneş, ne de dondurucu bir soğuk görürler. | 
| Diyanet İşleri (eski) | : | Orada tahtlara yaslanırlar; orada yakıcı sıcak ve dondurucu soğuk görmezler. | 
| Diyanet Vakfi | : | Orada koltuklara kurulmuş olarak bulunurlar; ne yakıcı sıcak görülür orada, ne de dondurucu soğuk. | 
| Edip Yüksel | : | Orada koltuklara yaslanırlar; orada ne (yakıcı) güneş ne de dondurucu soğuk görürler. | 
| Elmalılı Hamdi Yazır | : | Orada erîkeler üzerine dayanmışlardır ne Güneş görürler onlarda ne de zemherîr | 
| Elmalılı (sadeleştirilmiş) | : | Orada koltuklar üzerine yaslanmışlardır. Orada ne güneş görürler, ne de şiddetli soğuk; | 
| Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) | : | Orada donatılmış koltuklar üzerine dayanmışlardır: Orada ne yakıcı güneş görürler, ne de şiddetli soğuk. | 
| Fizilal-il Kuran | : | Koltuklara kurulurlar. Orada ne yakıcı güneş, ne de dondurucu soğuk görürler. | 
| Gültekin Onan | : | Orada tahtlar üzerinde yaslanıp dayanmışlardır. Orada ne (yakıcı) bir güneş ve ne de dondurucu bir soğuk görürler. | 
| Hasan Basri Çantay | : | (Oraya girin) hepiniz, içinde tahtlar üzerine yaslama (bahtiyarlar) olarak, orada ne bir güneş, ne de bir zemheri görmeyerek,  | 
| İbni Kesir | : | Orada tahtlara yaslanırlar, ne yakıcı sıcak ne de dondurucu soğuk görmezler. | 
| Muhammed Esed | : | Orada sedirlere uzanacaklar ve ne (yakıcı bir) güneş, ne de şiddetli bir soğuk görmeyecekler, | 
| Ömer Nasuhi Bilmen | : | Orada tahtlar üzerine yaslanırlar, orada ne bir güneş ve ne de bir şiddetli soğuk görürler. | 
| Şaban Piriş | : | Orada tahtlarına kurulmuşlar, ne yakıcı güneş, ne de dondurucu soğuk görürler. | 
| Suat Yıldırım | : | Koltuklarında diledikleri gibi dinlenir, orada ne güneş sıcağı görürler, ne de dondurucu soğuklara uğrarlar. | 
| Süleyman Ateş | : | Orada divanlar üzerinde yastıklara dayanırlar. Orada ne (yakıcı) güneş görürler, ne de dondurucu soğuk. | 
| Tefhim-ul Kuran | : | Orada, tahtlar üzerinde yaslanıp dayanmışlardır. Onlar, orada ne (yakıcı) bir güneş ve ne de dondurucu bir soğuk görürler. | 
| Ümit Şimşek | : | Orada koltuklara kurulmuşlardır; ne güneş sıcağı görürler orada, ne zemherir soğuğu. | 
| Yaşar Nuri Öztürk | : | Koltuklar üzerine yaslanarak otururlar orada. Ne bir güneş görürler orada ne de kavurucu bir soğuk... |