Ana Sayfa

 
 

| Yasin | Tebarake | Amme | Fetih | Kehf | Rahman | Vakıa | Cuma |
Kur'an-ı Kerim Hatim Oku
En kolay okunan bilgisayar hatlı Sayfa Sayfa Hatim Oku !
İlk Ezberler

Euzu Besmele

Kelime-i Tevhid

Kelime-i Şehadet

Rabbi Yessir

Sübhaneke

Ettehıyyatü

Allahümme Salli

Allahümme Barik

Rabbena & Rabbenağfirli

Kunut 1

Kunut 2

Amentü

Namaz Sureleri

Fatiha

Fil

Kureyş

Maun

Kevser

Kafirun

Nasr

Tebbet

İhlas

Felak

Nas

Bakara 1-5

Ayetel Kürsi

Hüvallahüllezi

Amenerrasülü

Kısa Sureler

Duha

İnşirah

Tin

Alak

Kadir

Beyyine

Zilzal

Adiyat

Karia

Tekasür

Asr

Hümeze

Yasin Suresi

1. Sayfa

2. Sayfa

3. Sayfa

4. Sayfa

5. Sayfa

6. Sayfa

Mülk (Tebareke) Suresi

1. Sayfa

2. Sayfa

3. Sayfa

Nebe (Amme) Suresi

1. Sayfa

2. Sayfa

Hafız Efendi Sayfası


Tekasür Suresi


﷍ ﴿١٠٢﴾ سُورَةُ التَّكَاثُرِ ﷌

اَلْهٰيكُمُ التَّكَاثُرُۙ ﴿١﴾ حَتّٰى زُرْتُمُ الْمَقَابِرَۜ ﴿٢﴾ كَلَّا سَوْفَ تَعْلَمُونَۙ ﴿٣﴾ ثُمَّ كَلَّا سَوْفَ تَعْلَمُونَۜ ﴿٤﴾ كَلَّا لَوْ تَعْلَمُونَ عِلْمَ الْيَق۪ينِۜ ﴿٥﴾ لَتَرَوُنَّ الْجَح۪يمَۙ ﴿٦﴾ ثُمَّ لَتَرَوُنَّهَا عَيْنَ الْيَق۪ينِۙ ﴿٧﴾ ثُمَّ لَتُسْـَٔلُنَّ يَوْمَئِذٍ عَنِ النَّع۪يمِ ﴿٨﴾ صَدَقَ اللّٰهُ الْعَظِيمُ

Tekasür Suresinin Türkçe yazılışı ve Okunuşu

-Bismillâhi’r-Rahmâni’r-Rahîm.

1- Elhâkumut tekâsur.

2- Hattâ zurtumul mekâbir.

3- Kellâ sevfe ta’lemûn.

4- Summe kellâ sevfe ta’lemûn.

5- Kellâ lev ta’lemûne ilmel yakîn

6- Le teravunnel cahîm.

7- Summe le teravunnehâ aynel yakîn.

8- Summe le tus’elunne yevmeizin anin naîm.

Tekasür Suresinin Anlamı

1- Çokluk kuruntusu sizi o derece oyaladı ki,

2- nihayet kabirleri ziyaret ettiniz.

3- Hayır! Yakında bileceksiniz!

4- Elbette yakında bileceksiniz!

5- Gerçek öyle değil! Kesin bilgi ile bilmiş olsaydınız,

6- (orada) mutlaka cehennem ateşini görürdünüz.

7- Sonra ahirette onu çıplak gözle göreceksiniz.

8- Nihayet o gün (dünyada yararlandığınız) nimetlerden elbette ve elbette hesaba çekileceksiniz.

Tekasür Suresi Arapça yazılışı ve Türkçe okunuşu

Tekasür Suresinin Tefsiri

Hakkında

Mekke döneminde inmiştir. 8 âyettir. Tekâsür, mal, mülk ve çoluk çocuğunçokluğuyla övünmek demektir.

Nuzül

Mushaftaki sıralamada yüz ikinci, iniş sırasına göre on altıncı sûredir. Kevser sûresinden sonra, Mâûn sûresinden önce Mekke’de inmiştir. Medine’de indiğine dair rivayet de vardır (bk. Buhârî, “Rikåk” 10; Şevkânî, V, 575).

Konusu

Sûrede insanların, hayatın aldatıcı yönleriyle meşgul olmalarından, dünya malını biriktirmeye olan düşkünlüklerinden ve âhiret hallerinden söz edilmektedir.

Tefsiri

“Çoğaltma yarışı” diye çevirdiğimiz 1. âyetteki tekâsür kelimesi, bu sûre bağlamında özellikle “yüksek bir amaç gütmeden, neden niçin demeden mal, evlât, yardımcı ve hizmetçi gibi her devrin telakkisine göre çokluğuyla övünülen şeyleri büyük bir tutkuyla durmadan çoğaltma yarışına girişmek, mânevî ve ahlâkî sorumluluğunu düşünmeden alabildiğine kazanma hırsına kendini kaptırmak” anlamına gelmektedir. Bu tutku bireysel olabileceği gibi toplumsal da olabilir. Âyette tekâsür kavramı Câhiliye toplumunun zihniyet yapısını tanıtmakla birlikte evrensel bir mesaj da içermekte, genel bir tesbit ve dolayısıyla uyarı anlamı da taşımaktadır. Nitekim birkaç asırdır özellikle “gelişmiş” denilen ülke ve toplumlarda hâkim zihniyet olan kapitalizmin esası da durmadan üretmek, tüketip tekrar üretmek, kârı ve serveti sınırsızca çoğaltmaktır. İşte bu dünya görüşü ve onun doğurduğu uygulamalar da bu “çoğaltma yarışı”nın çağdaş örneğidir. Ancak insanlığın mânevî ve ahlâkî değerlerini, birikimlerini sistem dışı bırakan, hatta tahrip eden bu yarış, sonuçta ekonomik ve siyasî gücü, iletişim imkânlarını da kullanarak bireysel ilişkilerden uluslar arası ilişkilere kadar uzanan bir haksızlık ve adaletsizlik düzeni doğurmakta ve nihayet dünyayı “global” bir mutsuzluk alanı haline getirmektedir.

2. âyetteki mekåbir kelimesi kabir anlamındaki makberenin çoğuludur.

“Sonunda kabirleri ziyaret ettiniz” meâlindeki cümleye müfessirler üç türlü mâna vermişlerdir: a) Mecazi anlamda, “Sonunda ölüp kabirlere girdiniz; bu tutku ve yarış ölünceye kadar sürüp gitti”; b) Yine mecazi anlamda, “Kabirlerdeki ölülerle övündünüz”; c) Lafzî anlamda, “Bizzat kabirlere gidip ölülerle övündünüz.” Tefsirlerde anlatıldığına göre Câhiliye Arapları mal, evlât, akraba ve hizmetçilerinin çokluğunu bir gurur ve şeref sebebi sayarlar, hatta bu hususta övünürken yaşayanlarla yetinmeyip kabilelerinin üstünlüğünü geçmişleriyle de ispat etmek için kabirlere gider, ölmüş akrabalarının kabirlerini göstererek onların dahi çokluğuyla övünürlerdi. Sûrenin iniş sebebi olarak bu tür rivayetler bulunmakla birlikte genel anlamda insan fıtratındaki mal, evlât ve taraftarların çokluğu ile övünme vb. davranışlar eleştirilmekte, gerçek üstünlüğün âhirette ortaya çıkacağı belirtilmektedir. 3-5. âyetlerin başındaki “hayır” anlamına gelen kellâ edatı, ebedî olan âhiret hayatını, orada verilecek hesabı ve bu hesap için hazırlık yapmayı unutup da fani olan ve ancak daha yüksek amaçlar için kullanıldığında bir değer ifade eden mal mülk vb. imkânları bilinçsizce çoğaltma yarışına girişip bunlarla övünmenin korkunç bir gaflet ve yanılgı olduğu gerçeğini vurgulamak maksadıyla üç defa tekrar edilmiştir. 5. âyette “kesin bir bilgi” diye çevirdiğimiz ilme’l-yak^n tamlaması sözlükte “bir şeyi gerçek haliyle idrak etmek” anlamına gelen “ilim” ile “gerçeğe uygun kesin bilgi” anlamındaki yakın kelimelerinden oluşan bir terim olup “kesin olan aklî ve naklî delillerin ifade ettiği bilgi” diye tarif edilmiştir (bu terim hakkında bilgi için bk. Yusuf Şevki Yavuz, “İlme’lyak^n”, DİA, XXII, 137). gözünüzle ayan beyan göreceksiniz” diye çevirdiğimiz kısımdaki ayne’l-yak^n tamlaması sözlükte “göz” anlamına gelen ayn ile “gerçeğe uygun kesin bilgi” anlamındaki yak^n kelimelerinden oluşan bir terim olup gözlem yoluyla elde edilen ve doğruluğu apaçık olan bilgiyi ifade eder (bk. Yusuf Şevki Yavuz, “Ayne’l-yak^n”, DİA, IV, 269). Ayne’l-yak^n ile elde edilen bilginin ilme’l-yak^n ile elde edilenden daha üstün ve kesinlik derecesi daha yüksek olduğu anlaşılmaktadır (ayrıca bk. Âl-i İmrân 3/18). Yüce Allah dünya hayatında mutlak gerçeği kabul edip de âhiret için hazırlık yapmayan, aksine fâni şeylere aldanıp onlarla başkalarına karşı övünenlerin âhirette cehennem azabıyla cezalandırılacağını yemin ederek haber vermiştir. 6. âyette “Cehennemi mutlaka göreceksiniz” ifadesinin mecazi bir görme şeklinde anlaşılmaması için 7. âyette, “Onu ayne’l-yak^n olarak, gözünüzle ayan beyan göreceksiniz” buyurulmuş; böylece hem tehdit pekiştirilmiş hem de cehennem olayının büyüklüğü ifade edilmiştir (Ebû Hayyân, VIII, 508). 8. âyet ise Allah’ın verdiği nimetlerin şükrünü yerine getirmek üzere O’nun yolunda ve emrettiği şekilde değerlendirmeyip de onları başkalarına karşı övünme ve kendini üstün görme aracı yapanların bu nimetlerden hesaba çekileceklerini, sonuçta cehennem azabıyla şiddetli bir şekilde cezalandırılacaklarını göstermektedir.

Peygamberimiz '(sav)in Dilinden Müslüman Şahsiyeti
Müziksiz ilahiler Dinle
Namaz Namaz Namaz
Namaz Hakkında Ne Ögrenmek istersin?

Ezan ve Kamet Öğren!
Allah (c.c.) Zatı ve Subuti Sıfatları

Esmaül Husna En güzel 99 isim

Açıklamalı Esmaül Husna

Resimli Elifba

Güzel Okumak için Tecvid öğren

Bilmeceler

Sudoku

Kelime Avı

Gerekli Nasihatler

Oruç

Zekat

Hacc

Veda Hutbesi

Abdest Nasıl Alınır Hangi Dualar Okunur

Gusul (gusl) Boy Abdesti Nasıl alınır

Teyemmüm

32 Farz öğrenmem Lazım

54 Farz Nelerdir

Adabı Muaşeret Ahlak Kuralları
Telif bilgisi : Bu sitede yayınlanan her türlü bilgi ve döküman kaynak gösterilerek veya göstermeksizin kullanılabilir. RB