Ve iz âteynâ mûsâl kitâbe vel furkâne leallekum tehtedûn(tehtedûne).
| Diyanet İşleri | : | Hani, doğru yolu tutasınız diye Mûsâ’ya Kitab’ı (Tevrat’ı) ve Furkan’ı vermiştik. | 
| Abdulbaki Gölpınarlı | : | Doğru yolu bulasınız diye bir vakit Mûsâ'ya kitap ve doğruyla eğriyi ayırt eden hükümler verdik. | 
| Adem Uğur | : | Doğru yolu bulasınız diye Musa'ya Kitab'ı ve hak ile bâtılı ayıran hükümleri verdik. | 
| Ali Bulaç | : | Ve hidayete eresiniz diye Musa'ya Kitab'ı ve Furkan'ı verdik. | 
| Ali Fikri Yavuz | : | Ve hatırlayın ki, biz Musâ’yı Tevrât’ı ve hak ile bâtıl arasını ayıran Furkan’ı vermiştik ki, (sapıklıktan kurtulup) doğru yolu bulasınız. | 
| Bekir Sadak | : | Dogru yola gidesiniz diye Musa'ya hakki batildan  ayiran Kitabi vermistik. | 
| Celal Yıldırım | : | Ve hani doğru yola erişesiniz diye Musa'ya kitap ve furkanı vermiştik. | 
| Diyanet İşleri (eski) | : | Doğru yola gidesiniz diye Musa'ya hakkı batıldan ayıran Kitabı vermiştik. | 
| Diyanet Vakfi | : | Doğru yolu bulasınız diye Musa'ya Kitab'ı ve hak ile bâtılı ayıran hükümleri verdik. | 
| Edip Yüksel | : | Yola gelmeniz için de Musa'ya kitabı ve yasayı verdik. | 
| Elmalılı Hamdi Yazır | : | Ve bir vakit Musaya o kitabı ve fürkanı verdik, gerekti ki doğru gidecektiniz | 
| Elmalılı (sadeleştirilmiş) | : | Ve bir vakit Musa'ya o Kitab'ı ve Furkan'ı verdik, gerekirdi ki, doğru yolda gidesiniz. | 
| Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) | : | Ve hani bir zamanlar Musa'ya o kitabı ve furkanı verdik, gerekirdi ki, doğru yolda gidesiniz. | 
| Fizilal-il Kuran | : | Hani doğru yola gelesiniz diye Musa'ya Kitab'ı ve Furkan'ı verdik. | 
| Gültekin Onan | : | Ve hidayete ermeniz için de Musa'ya kitabı ve furkanı verdik. | 
| Hasan Basri Çantay | : | Hani Musâya, (sapıklıkdan ayrılıb) doğru yola gelesiniz diye, («Tur» da) o kitabı (Tevrâtı) ve Furkaanı (Hak ile batılı ayırd eden hükümleri) vermişdik.  | 
| İbni Kesir | : | Hani, Musa'ya; hidayete eresiniz diye kitab ve furkan vermiştik. | 
| Muhammed Esed | : | Ve (hatırlayın), Musa'ya ilahi kelamı -(böylece) doğruyu yanlıştan ayırt etmek için (kullanacağı) ölçüyü -vermiştik ki doğru yola yönelesiniz; | 
| Ömer Nasuhi Bilmen | : | Ve bir vakitte Mûsa'ya kitap ve furkan vermiştik. Tâ ki hidâyete eresiniz. | 
| Şaban Piriş | : | Doğru yola gelesiniz diye Musa’ya kitabı ve furkanı vermiştik. | 
| Suat Yıldırım | : | Mûsâ’ya Kitap ve Furkan’ı verdik, ta ki doğru yolda yürüyebilesiniz. | 
| Süleyman Ateş | : | Yola gelesiniz diye Mûsâ'ya Kitap ve furkan (gerçekle bâtılı birbirinden ayıran ölçü) vermiştik. | 
| Tefhim-ul Kuran | : | Ve (yine) hidayete erersiniz diye Musa'ya Kitabı ve Furkanı verdik. | 
| Ümit Şimşek | : | Doğru yolu bulmanız için de Musa'ya kitabı ve hak ile bâtılı ayırt eden delilleri vermiştik. | 
| Yaşar Nuri Öztürk | : | İyiye ve güzele yol bulursunuz ümidiyle Mûsa'ya Kitap'ı ve furkanı/hakla batılı ayıran mesajı vermiştik. |