Evlâ leke fe evlâ.
| Diyanet İşleri | : | (34-35) “Bu azap sana lâyıktır, lâyık! Evet, lâyıktır sana, lâyık!” denecektir. | 
| Abdulbaki Gölpınarlı | : | Kötülük sana gerek, gene de kötülük sana. | 
| Adem Uğur | : | Lâyıktır (o azap) sana, lâyık! | 
| Ali Bulaç | : | Sen buna müstahaksın, dahasına müstahaksın. | 
| Ali Fikri Yavuz | : | Azab olsun sana, (Ey Ebu Cehil), azab gerek!... | 
| Bekir Sadak | : | Sana yaziklar olsun, yaziklar! | 
| Celal Yıldırım | : | Yazıklar olsun sana yazıklar! | 
| Diyanet İşleri (eski) | : | Sana yazıklar olsun, yazıklar! | 
| Diyanet Vakfi | : | Lâyıktır (o azap) sana, lâyık! | 
| Edip Yüksel | : | Sen bunu haketmişsin. | 
| Elmalılı Hamdi Yazır | : | Gerektir sana o belâ gerek | 
| Elmalılı (sadeleştirilmiş) | : | O bela sana layıktır! | 
| Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) | : | Gerektir o bela sana, gerek. | 
| Fizilal-il Kuran | : | Vay başına geleceklere! | 
| Gültekin Onan | : | Sen buna müstahaksın, dahasına müstahaksın. | 
| Hasan Basri Çantay | : | (Hoşlanmadığın herşey) sana yaklaş (ıb çat) sın. Çünkü (sen buna başkalarından daha çok) lâyıksın.  | 
| İbni Kesir | : | Yazıklar olsun sana, yazıklar. | 
| Muhammed Esed | : | (Ama ey insan, akibetin geliyor her dakika) yakınına, daha da yakınına, | 
| Ömer Nasuhi Bilmen | : | Vay sana! Vay sana! | 
| Şaban Piriş | : | -Belanı buldun, belanı! | 
| Suat Yıldırım | : | Yazık sana yazık! | 
| Süleyman Ateş | : | Yazık sana yazık! | 
| Tefhim-ul Kuran | : | Sen buna müstahaksın, dahasına da müstahaksın. | 
| Ümit Şimşek | : | Lâyıktır sana, lâyık! | 
| Yaşar Nuri Öztürk | : | Çok uygundur sana bu bela, çok uygun! |