Fe lâ yahzunke kavluhum, innâ na’lemu mâ yusirrûne ve mâ yu’linûn(yu’linûne).
| Diyanet İşleri | : | (Ey Muhammed!) Artık onların sözü seni üzmesin. Çünkü biz, onların gizlediklerini de açığa vurduklarını da biliyoruz. | 
| Abdulbaki Gölpınarlı | : | Mahzûn etmesin seni onların sözleri; şüphe yok ki biz, gizlediklerini de biliriz, açığa vurduklarını da. | 
| Adem Uğur | : | (Resûlüm!) O halde onların sözleri sakın seni üzmesin. Kuşkusuz biz, onların gizlemekte olduklarını da, açığa vurduklarını da biliyoruz. | 
| Ali Bulaç | : | Öyleyse onların sözleri seni hüzne kaptırmasın. Gerçekten biz, sakladıklarını da, açığa vurduklarını da biliyoruz. | 
| Ali Fikri Yavuz | : | O halde (Ey Rasûlüm), o kâfirlerin sözü, (tekzibi) seni mahzun etmesin. Biz, onların (içlerinde) gizlediklerini de, açığa vurduklarını da biliriz. | 
| Bekir Sadak | : | Bunlarin sozu seni uzmesin.  Biz onlarin gizlediklerini de, aciga vurduklarini da suphesiz biliriz. | 
| Celal Yıldırım | : | Sakın onların sözü seni üzmesin. Şüphesiz ki, biz onların gizlediklerini de, açığa vurduklarını da biliriz. | 
| Diyanet İşleri (eski) | : | Bunların sözü seni üzmesin. Biz onların gizlediklerini de, açığa vurduklarını da şüphesiz biliriz. | 
| Diyanet Vakfi | : | (Resûlüm!) O halde onların sözleri sakın seni üzmesin. Kuşkusuz biz, onların gizlemekte olduklarını da, açığa vurduklarını da biliyoruz. | 
| Edip Yüksel | : | Sözleri seni üzmesin. Gizledikleri ve açıkladıkları her şeyi çok iyi biliriz. | 
| Elmalılı Hamdi Yazır | : | O halde onların lâkırdıları seni mahzûn etmesin, biz onların içlerini de biliriz dışlarını da | 
| Elmalılı (sadeleştirilmiş) | : | O halde onların lakırdıları seni üzmesin. Biz onların içlerini de biliriz dışlarını da. | 
| Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) | : | O halde onların sözleri seni üzmesin. Biz onların içlerini de biliriz, dışlarını da. | 
| Fizilal-il Kuran | : | Onların sözü seni üzmesin. Biz onların gizlediklerini de açığa vurduklarını da biliyoruz. | 
| Gültekin Onan | : | Öyleyse onların sözleri seni hüzne kaptırmasın. Gerçekten biz, sakladıklarını da, açığa vurduklarını da biliyoruz. | 
| Hasan Basri Çantay | : | O halde (habîbim) onların lâfı seni gamnâk etmesin. Şübhe yok ki biz onların neler gizlemekde olduklarını, neler açıklaya geldiklerini biliyoruz.  | 
| İbni Kesir | : | Onların sözü seni üzmesin. Şüphesiz ki Biz; onların gizlediklerini de, açıkladıklarını da biliriz. | 
| Muhammed Esed | : | Ama o (hakikati inkar eden)lerin sözlerinden üzüntüye kapılma; şüphe yok ki Biz onların gizlediklerini de, açığa vurduklarını da biliriz. | 
| Ömer Nasuhi Bilmen | : | İmdi onların lâkırdıları seni mahzun etmesin. Şüphe yok ki Biz, onların neleri gizlediklerini ve neleri ilan ettiklerini biliyoruz. | 
| Şaban Piriş | : | Onların sözleri seni üzmesin. Biz onların gizlediklerini de açıkladıklarını da elbette biliyoruz. | 
| Suat Yıldırım | : | O halde ey Resulüm, üzülme sen onların laflarına, onların gizlediklerini de iyi biliriz, açıkladıklarını da, sen hiç tasalanma! | 
| Süleyman Ateş | : | Onların sözü seni üzmesin. Biz onların gizlediklerini de açığa vurduklarını da biliyoruz. | 
| Tefhim-ul Kuran | : | Öyleyse onların sözleri seni hüzne kaptırmasın. Gerçekten biz, onların saklamakta olduklarını da, açığa vurduklarını da biliyoruz. | 
| Ümit Şimşek | : | Onların sözü seni tasalandırmasın. Biz onların sakladıklarını da biliriz, açığa vurduklarını da. | 
| Yaşar Nuri Öztürk | : | Artık onların sözü seni üzmesin! Biz onların sır olarak tuttuklarını da açıkladıklarını da biliyoruz. |